This review contains spoilers

Leon'un Racoon City Departmanından ayrılıp Valinin kızını kurtarmak için geldiği bu köyde bu ana karakterler ve yan karakterlerin yaşadıklarına şahit olduğumuz Resident Evil 4 kimileri açısından hantal ve "Resident Evil değil" olarak görülse de bence serinin en iyilerinden biri. Hem yenilikçi yapısı hemde iyi hikaye anlatımı ve yazımı ile kendinden önceki 3 Resident Evil'dan altta kalmıyor hatta üstüne koyuyor. Resident Evil 4 benim için serideki en gerildiğim en karakterlere bağlandığım ve en eğlendiğim oyunu olma özelliğini taşıyor. Bu sebeple değerlendirme bazen objektifliğin altta kaldığı olabilir belirtmek istedim.

HİKAYE

Hikaye aman aman bir hikaye değil aslında (en azından başlangıçta) Racoon City Dpt.'de görev alan Leon Kennedy'nin başarıları ve birçok sebepten ötürü kaçırılan/kaybolan Valinin kızını (Ashley) kurtarmasını konu alıyor. Ashley'i kurtarmak için geldiğimiz bu köyün aslında sıradan bir köy olmadığı buradaki yerlilerin dinle kandırıldığı ve virüs enjekteliği olduğu tamamen birer kapalı kutu ve hizmet amaçlı oldukları ortaya çıkar. Bunun çıkmasıyla beraber Leon Kennedy artık burada sadece Ashley kurtarmayacaktır. Sanırım hikaye için en iyisi burada bırakmak. Çünkü oyunda fazlaca yan hikaye ve fazlaca karakter notları ve hikayeler bulunmakta. Notları bazen hikaye kullanımı bazen oyuncuya yardım olarak kullanan Capcom aynısını telsiz görüşmelerinde de kullanmış. Ara sahneler ise hikaye için iyiler cidden iyiler 2004 yılı için ara sahne kalitesi muazzam.

OYNANIŞ

Kimine göre sıkıcı kimine göre "çekilebilir" olan oynanış bu ağır kanlı köy için muazzam bir kalıp. Ateş etmek için durmanız gerekiyor evet. Fakat bu durduğunuz açı ve aiminize ve stratejinize bağlı olarak zevk verir. Eğer ki arkanız açıktaysa Q tuşuna basarak hızlı dönüş yapabilir ve indirebilirsiniz. Ayrıca mermi değişimi de sadece aim alarak yapılan birşey o yüzden oyundaki her rahat anınızda envantere girip düzenleme yapıp mermileri şarjörünüze sokmanız gerek. Aksiyon anında çok damage yersiniz. Ve tabii ki yer yoksa discard etmenizi pek önermem genelde yapmanız gereken combine yada mermidir. Hiçbiri işe yaramıyorsa alacağınız şeyin neyden daha değerli olduğuna karar vermeniz gerek. Önceki Resident Evil oyunları gibi labirent yapıda haritalar yok fakat çokça öyle küçük kısımlar bulunmakta kapalı kapılar onlara anahtar bulmak gibi çokça şey hala özünü koruyor. Bulmacalar ve mini bosslar da işleri renkli tutuyor. Oynanışta tek canımı sıkan şey sanırım Fixed 60 FPS'de oynamama rağmen 45-30'a bossların saldırı anında yada olur olmadık aksiyon sekanslarında düşmesi. Aa evet az kalsın unutuyordum. Quick Time Eventlerde bulunmakta Quick timedan çok tuş spamlama gibi olsada çok nadir olduğu için sıkmıyor ve tatlandırıyor oynanışı. Bosslar ise savaşması çok eğlenceli ateş etmek için durmak oyunu bosslarda aşırı zorlaştırıyor olması gerektiği gibi. Kısaca oynanış kanımca baya zevkli. Hatta fazla zevkli. Bundan sonra ki 2 oyun gibi suyu çok çıkarılmamış. Tertemiz akan bir oynanışa sahip Resident Evil 4.

BÖLÜM TASARIMLARI

Bölüm tasarımlarını Chapter olarak değerlendirmeye alacağım. Bence her biri kusursuz sadece bir boss için bile ayrı bir harika dizayn edilmiş bir map var. bence hepsi yerli yerinde düşmanlar ne sizi mapte sıkıştırıyor ne sizi çok fazla boşluğa düşürüyor chapterlar bölüm tasarımı olarak tekrara düşmüyor. Bulmacalar çok tekrar ediyor fazlaca tekrar ediyor. Ashley kısımı var bir tane oyun içinde onunda bölüm tasarımı gayet iyi. Bölüm tasarımları genel olarak tekrara düşmüyor. Farklılıkları bariz belli ediyor ve dizayn olarak atmosfer olarakta güzelleşiyorlar.

DÜŞMAN/KARAKTER TASARIMLARI

Leon karizmatik yakışıklı tamamen bir "playboy" edasıyla ara sahnelerde konuşuyor akıyor ve gelişiyor. Ashley saf ve yardıma muhtaç kız rolünü üstleniyor. Ve Leon'la aralarındaki kimya çok hoş duruyor. Tamamen sevgi pıtırcığı ve samimiyet hissediyorsunuz. Bir süre sonra Leon için Ashley görev olmaktan çıkıyor zaten. Ada Wong Luis ve Seller karakterleri de tasarım dizayn konusunda çok iyi yazım konusunda da Seller dışında kusursuzlar.

Düşmanlar çok çeşitli başta çok yavan gibi gelebilir ama ilerledikçe harika bir çeşitlilik kazanıyor hepsinin zayıf noktası farklı. Genellikle kafa olsa da bazıları metal kafalı yada kasklı olabiliyorlar fazlaca çeşitli birde köylüler dışında yaratıklar var modellemeler zor tekrara düşüyor. Elbette düşüyor ama zor. Bossların tasarımı amaçları işlenişileri savaş mekanları olarak hepsi kusursuz. tamamen kusursuzlar. Tasarımlar Capcom sınırları içinde bile çok iyi dönüştüğü evreleri görmek falan muazzam.

GRAFİKLER

Yılına göre (SD'de denedim) fazla iyiler doku kalitesi çevre grafikleri karakter grafikleri ve fazlaca hızlı ve yumuşak hareket animasyonları ile çok iyi iş çıkarılmış 2004 yılı için çok çok üstün gözüküyor. Ara sahnelerde bu 2-3 katına çıkıyor mimikler herşey resmen o yılda gerçek hissettiriyor. Çok çok iyi diyecek söz bulamıyorum.

SESLER

Atmosfere uygun düşman sesleri ayrı ayrı mekanlar için dizayn edilmiş müzikler, kuvvetli ve iyi silah sesleri karakterleri seslendiren seslendirme sanatçılarının kusursuz işleri sesler tamamen iyi hissettiriyor atmosferden koparmak yerine daha da içeri çekiyor. Önünüzdeki düşmana ateş ederken arkadan gelen koşan ve bağıran düşman sesini gerilimli bir müzik ve ashley'nin korkak sesiyle duyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız.

GENEL DEĞERLENDİRME;

İşin teknik tarafına gelecek olursak bunun PS2 ve XBOX 360'da sorunsuz çalıştığına eminim ama PC portu fiyaskoya yakın benden daha büyük hatalar yaşayan olmuş ben sadece slow motion sorunuyla başta uğraştım biraz bir daha yaşamadım. Genel olarak bunu bir kenara bırakırsak oyun olmuş bir oyun açıkçası Resident Evil serisine bir ihanet olduğunu değil tam aksine güzel bir yola soktuğunu fakat sonraki oyunların bozduğunu düşünüyorum.

"Yenilik iyidir fakat Resident Evil 4 kalitesinde olursa"

Puanım; 9/10

Öncelikle bu oyunun yeri bende çok büyük kelimelere sığdıramayacağım kadar çok seviyorum Max Payne serisini ama 2.oyunun yeri daha bir başka. 2.oyun bana tam ihtiyacım olan zamanda gelmişti. Oyun oynamaya yeni başladığım daha Half Life, Doom, Quake ve AoE oynadığım dönemlerdi. Bu oyun Dell marka bir bilgisayar ile bana içinde yüklü olarak gelmişti. Bilgisayarı klasör klasör klasör geziyor her yeri didik didik arıyor oyun arıyordum. Sonra onun ismini gördüm Max Payne 2: The Fall of Max Payne yazıyordu. Exe'den girdim oyuna direk oyun açılacak diye bekliyordum. Bir ayar menüsü geldi bilgisayar zamanın en iyisidiydi High'a çektim ayarları açtım oyunu. Ve o menüde ki muazzam müzik karşıladı beni. Harika bir duyguydu. Ozamana kadar öyle içime dokunan tek müzik Halo'nun ilk oyununa aitti.
Neyse oyunu oynamaya başladım ve o harika hikaye sunumu karşıladı beni, çizgi roman tarzında ama İngilizcem olmadığı için hiçbirşey anlamadan oynuyordum oyunu. Ama hoşuma gitmişti. Neyse oyunun ilk görevi başladı ve ben oyuna tam anlamıyla bayılmıştım. Önce bu duygularımı ve ilk anımı size anlatmak istedim çünkü bu oyunun yeri bambaşka bende. Yani canınızı sıktıysam ve sizi yorduysam özür dilerim. İncelemeye geçelim. Hikayeyle başlayalım;

HİKAYE;
Max Payne 1'in sonunda Max, hem ailesinin intikamını almış hemde büyük bir komplo ve neredeyse şehiri kontrolü altına alan oluşumu çökertmiş ve o muazzam gülüşüyle bize veda etmişti. Max Payne 2 ise bize bambaşka bir hikaye anlatıyordu. Hala ailesinin burukluğunu içinde yaşayan Max bir başka kadına vurulmuştu. Hemde normalde telefonda sanal seks diye tabir edebileceğimiz bir işi yapan bir kadına ama bu kadın ondan fazlasıydı. Max Payne bu oyunda hem kendi ideolojileri hem sosyolojik yapı taşlarıyla bir çatışma yaşarken bir yandanda tekrar aşık olabilmenin ve bir aile kurabilmenin hayalleri arasında çatışma yaşıyordu. Mona kendi ideolojisine ve sosyolojik konumuna çok tersti fakat Max, Mona'yı ideolojilerinden daha çok seviyordu. Gel gelelim büyük bir komplo teorisinin içine giren Max hem bir polisi öldürmekle suçlanır hale gelmiş hemde polislikten tamamen soyutlanmıştı. Fakat Max hala değerlerine sahip çıkıyor gerekene gerekeni yapıyordu.
Hikaye size sadece ideoloji ve aşkı değil intikamı ihaneti herşeyi ele alan bir yapı sunuyordu. Hikayenin sunumu zaten her oyundan farklıydı. Bazı hikaye parçalarını ise size doğrudan anlatmaktan kaçınıyordu ki bu da detaycılığınızı konuşturmanızı sağlıyordu. 1.oyunda da yer aldığı gibi sürrealizm ve sembolizm kokan rüya/kabuslar daha da olağanüstü bir boyuta kavuşmuştu. Kendi iç dünyamızda dolaşmamız Max'in üstün körü iç dünyasını anlatmak yerine onu oynanışa dökmek ve bunu muazzam aktarmak zor iş. Hatta bir rüyada eski Max Payne'in (ideolojilerine sadık) öldüğünü görüyorsunuz. Cidden harika iş çıkarılmış hikaye kısmında. Kurgusu ve diğer herşeyiyle muazzam.

SES VE GRAFİK;
Hikaye gibi ağır bir konudan sonra bu en iyisi olur diye düşündüm. Sesler cidden muazzam Max Payne'in sesi o kadar tatmin edici ki aman allahım. Mona'da aynı şekilde. Grafikler baya baya tatmin edici atmosferi o kadar iyi yansıtıyorlar ki hele o Şimşek, Yıldırım ve yağmur sesleri aman aman oyyyyy muazzam ya cidden hani grafik ve animasyonlar herşeyiyle kusursuz. Daha üstüne ne söylenir bilmiyorum. Oyuna özel hazırlanmış tv reklam ve dizileri de cidden harika seslere sahipler.

OYNANIŞ;
İşte Max Payne 2'nin hikayesiyle beraber en çok yükseldiği yer saf aksiyon oynanışı sizi düşündürecek kadar saf hemde. Siper mantığı olmadığı için sürekli hareket halinde olmalısınız oynanış yerinizde saymanızı istemiyor harika bullet-time mekaniği ve o bullet-time mekaniğinin üstüne kurulmuş çıkarılabilecek hack and Slash mantığında oynanış duruşu ile muazzam böyle çok adam varsa bullet-time'a alıp dönerek adam vurmanın verdiği hazzı bana da hiçbir oyuna veremez. Bu kadar mükemmel oynanışın üzerine birde size verilen güzel silahlar var. 2.tuşta 3 çeşit 3.tuşta 3 vs vs diye tam 7-8 e kadar giden bir silah çeşitliliğinden bahsediyoruz. Oynanış hiç sıkmıyor oyunun sonunda zaten tüm oynanış yeteneklerinizi sınayabilecek bir bossumsu düşman bulunmakta. Yani oynanış kusursuz hiçbir hatası yok sayabileceğim hiçbir eksiği yok oynanış kısmında, hani oynanıştakş her dinamik ve mekanik oynanışa katkı sağlıyor. Max'in oyunun başından sonuna macerasını deneyim ettiğimiz Max karakteri de ağır ama donukluktan uzak bir karakter oynarken cidden Max'i kontrol ettiğinizi hissedebiliyorsunuz. Düşman çeşitliliği de üstüne tuzu biberi, yılına göre modellemeler çok tek düze de olsa düşmanlar çeşitli her mekana farklı düşman tipi veriliyor neredeyse. Bu da oynanışın tekelleşmesinin önüne geçiyor. Mekanlarda yıkabileceğiniz yerlerde olması iyice işi renklendiriyor ve tabii ki etrafta düşmanları havaya uçurabileceğiniz aküler, variller vs oynanışı renklendiren şeylerin içinde. Ve etrafı araştırmak ufak parkurlar yaparak da aslında o bölüm içinde almamanız gereken bir silaha bile kavuşabilirsiniz. 2. bölümde bunun örneği vardı forkliftin demirinde variller vardı forklifti kaldırarak o demiri de yukarı kaldırıp kutuların üstüne çıkıp bomba alabiliyorsunuz hatta bölümün en başında da yine paketlenmiş kutuların üzerinden bullet time mekaniği ile atlayarak uziye sahip olabilirsiniz.

YAPAY ZEKA;
Bu nasıl bir yapay zeka arkadaş, yine 2.bölümden örnek vermem gerekirse hemen öldürdüğünüz ilk adamın ardından gelen adamlardan saklanırsanız heryeri didik didik aradığına görebilir. Şuan övülen Last of Us Part 2'de düşmanlar arası iletişime şahit olabilirsiniz. Her düşman size yaşadığını hissettiriyor. Yanınızda gezen 3.bölümdeki ve bir mahalledeki NPC'lerde gayet iyi yapay zeka sahip, hiçbiri ölmeden bölüm sonunu getirebilirsiniz tabii o mahalledekiler sonra sizin Vladimir Lem'in adamı olmadığınızı anlayıp sizi öldürmeye kalkabilirler dikkat edin...

BÖLÜM TASARIMLARI;
Kabus ve Rüya bölümleri harika dizayn edilmiş hikaye anlatıcılığına uygun dizayn edilmiş muazzam bölümler. Hiçbiri "bune" dedirtmiyor hepsi "vay" dedirtiyor. Oynadığımız her bölüm Malikane'den Fabrika'ya Polis Karakol'undan Hastane'ye her bölüm muazzam dizayn edilmiş harika lineerliğe sahip bölümler hatta lineer olduğunu bile hissettirmiyor bölümler. Kusursuz tamamiyle kusursuz yani. Oyunun küçük bir bölümünü kaplayan bölüm bile harika dizayn edilmiş tamamen kusursuz ya.

MODLAR;
Öyle modlar var ki yani oyunu çok üst seviyeye taşıyorlar, Payne Evolotuion'dan tutun Hikaye ekleyen modlara kadar herşey yine harika. İsterseniz Punisher bile olabiliyorsunuz.
Max Payne 2 serinin en iyi oyunu olmakla birlikte benimde en sevdiğim oyunu. KUSURSUZ....