Code Vein bana sunduğu maceranın giriş kısmında fazlasıyla sıktığı için başta bir ön yargı oluşturmama sebep oldu. Oyunun ilk kısımlarında kapıştığımız düşmanların tasarımları, bölgenin tasarımı ve ilk bosslar bana felaket tatsız gelmişti. Bu tatsızlıklardan dolayı kafamın içinde "Ya ben bu oyunu bitirmesem mi?" bu tarz düşünceler dolaşıyordu. Hatta oyunun bir kısmında bırakacaktım ama dedim hadi biraz daha sabır edeyim diyerek devam ettim. Sabrım iyi sonuç verdi yani oyunun o kötü kısımlarını aklımdan uçuran bir sürü tat bir anda kafamdan aşağı aktarılmış gibiydi. Kapışmaktan zevk almadığım düşmanlarla düzgün keyifli kapışmalar yapmamı sağlayınca ayrı bir tat aldım. Başlangıç kısımlarında oyunun hantallığı yüzünden içim şiştiği için oyunun ilerleyen kısımlarında fena rahatladım. Sonrasında oyunun karakterler açısından hikayeyi sunuş biçim azıcık oyunun temposunu baltalıyor olsa da benim hoşuma gitti. Özellikle mücadele ettiğimiz o büyük yaratıkların neler olarak o hale geldiklerini ve kim olduklarını öğrenmek hoştu. Hoştu ama bazı karakterlerin hikayeleri o kadar kalitesiz bir melodramla doldurulmuş ki bazen "ah bitse de gitsek" dediğim oluyordu. Tabii bu bazen oluyordu genel anlamda oyunun hikayesini sunuş şeklini beğendim. Karakterler açısından ise diyebileceğim çoğunluk olarak edgy anime karakterleri olarak tasarlanmışlar. Bu edgy karakterler dışında kalan bir iki karakter var onlarda fazlasıyla samimi ve sizinle ara sıra muhabbet ettiklerinde tebessüm ettiren karakterler.

Karakterlerin samimiyeti ve sevilebilirliği benim için hikaye dışında oynanış içinde önemli bir etmen olmuştu. Bunun sebebiyse yani oyunda bizim dışımızdaki çoğu karakteri yanımızda yandaş olarak savaşa götürebiliyoruz. Savaşa götürdüğümüzde bir aksiyon yoksa yaptığınız çoğu şeye yorum yapıyorlar. Özellikle bazı karakterlerin ikide bir haritayı yada envanteri kontrol ederken kafamı şişirmeleri yüzünden bu noktaya parmak basmak istedim. Bu arada ufak dipnot genel olarak yandaş karakter olarak en babayiğit karakter bence Yakumo'dur. Yakumo harbiden hem savaş açısından hem de kurduğu repliklerle samimi bir ortam oluşturabilen iyi bir yandaştır. Hikayede biraz fazla boş konuşsa da kendisini severim.

Hikaye kısmına değinirsek açılış olarak pek ısınamamakla birlikte ilgimi cezbedip hikayeye bağlanmam çok uzun sürdü. Code Vein hikaye bakımından başlarda o kadar ilginçlikten uzak ki anlatamayacağım bir seviyede. Hikaye böyle olunca oyunun ortalarına kadar pek takmadım ancak mevzuya Juzo Mido gibi kaliteli karakterler ve ilginç olaylar girince "aha ilginç şeyler oluyor" demeye başladım. Cidden Juzo Mido konusu açıldıktan sonra oyunun temposu, ilginçliği ve boss kalitesi artmıştı. Bu benim için oyunun zevkini baya arttırmıştı. Hele bir bosslar vardı benim için Code Veini oynama zevkime zevk katmışlardı. Tabii bossların bazısı da vardı ki Dark Souls serisinin ikonik bazı bosslarının çalıntı derecesinde kopyası gibiydi. Tabii oynayınca sizde fark edersiniz diye düşünüyorum. Bu ufak detay dışında oyunun çoğu bossu da bana keyifli savaşlar sundu.

Keyifli savaşların yanına bir de epik müzikler tadı mükemmel seviyeye ulaştırmaya devam etti. Tüm beğendiğim bossların hem oynanışsal hem de müzik açısından bana verdiği keyif bir başkaydı. Müzikler dışında seslendirme kadrosu da fazlasıyla iyiydi. Özellikle Bleach'ten tanıdığımız Aizen'in seslendirmeni Shou Hayami'nin olduğunu görünce Code Vein'e gönlümü daha fazla kaptırdım. Code Vein yapı bakımından tamamen Dark Souls ama anime stilinde tasarlanmış yan sanayi bir ürün havası veriyor. Böyle bir hava vermesi normal zaten öyle bir yapım kendisi. Sadece benim gözümde Dark Soulslara göre daha iyi yaptığı bir şey var. O da karakter tasarlama seçenekleri. Dark Souls oynadığımda karakterimi bazen bir şeye benzetmeye o kadar uğraşıyordum ki bir yarım saatim buharlaşıyordu. Yarım saat uğraşsam bile düzgün bir şeye benzer bir karakter ortaya çıkmıyordu. Code Vein'e başladığım sırada karakteri tasarlayacağım ama hem seçeneklerin bazıları gereksiz derecede fazla fakat ana özellikler bakımından biraz yoksun hissettirmişti. Sonrasında yoksun olmasını daha iyi buldum da iş işten geçmişti. Böyle dememin sebebi aslında oyunda ufak bir eforla karakteriniz aşırı güzel bir forma getirebiliyorsunuz. Dark Souls'ta kırk taklayla bir şeye benzemeyen bir karakter yaparken Code Vein'de çirkin karakter yapabilmek fazlasıyla imkan dışı geliyor. Hatta çirkin karakter yapmaya başarana ödül falan verilmeli. Biraz fazla abarttım neyse. Tasarladığımız karakteri fiziksel olarak ayarladıktan sonra oyunun garip ama keyifli bir yetenek dizme sistemi var. Sistem genel olarak NPC'ler aracılığıyla elde ettiğimiz kan kodları üzerine kurulmuş. Elde ettiğimiz bu kan kodlarının içinde NPC'nin sınıfına göre yetenekler var ve biz o yetenekleri kullanmak istiyorsak o NPC'ye ait anı parçacıklarını bulup belli miktarda onu açacak eşyayı verip etkin hale getiriyoruz. Bu sistem bana oyunun çoğu kısmında pek yardımcı olmasa da DLC bosslarına gelince bu sistemin önemini fazlasıyla anladım. Önemini anladım ama keyfini de tattım diyebilirim. Sürekli başka yetenek kazanarak o boss üzerinde deneme yanılma yapmak hoşuma gitmişti. Code Vein kesinlikle souls alternatifleri arasında ilk tercihiniz olmasını söyleyebileceğim bir yapım değil. Öyle bir öneri yapsam kesinlikle Nioh'u önerirdim ama Code Vein'de genel olarak keyifli bir yapım bir ara Souls tarzı oyun canınız çekiyorsa bir şans vermenizi öneririm.

Reviewed on Feb 18, 2023


Comments