Oyunlarda atmosferin derin bir hikayeyle birleşmesi, etkileyici ve unutulmaz deneyimler sunuyor. Bir oyun ne kadar iyi olursa olsun, atmosfer ve hikayeyle yedirildiğinde korkunç derecede iyi olur.
Atmosfer, oyunun dünyasını keşfederken duygusal-psikolojik bir bağ kurmayı kolaylaştırıyor ve oyuncuları oyunun içine çekiyor. Atmosfer, oyuncuların duygu durumunu etkileyerek oyunun etkileyici bir şekilde iletilmesine katkıda bulunur. Bu durum oyunların sadece eğlenceli olmakla kalmayıp aynı zamanda derinlik kazanmasını sağlar, böylece oyuncular sadece oyunu oynamakla kalmaz, aynı zamanda içine çekildikleri bir dünyada var olurlar. Oyunu yaşarlar. Nereye giderlerse gitsinler o oyunun yarattığı inanılmaz ve unutulmaz deneyimi ararlar. En kral, en baba oyunda bile verilemeyen bu deneyim. Bazılarında da yüksek doz verilebiliyor. Hah işte. Karşınızda bloodborne. Yüksek doz lovecraft ve insanı deli edecek türden kaliteli bir lore.
Bloodborne, derin hikayesi, sürükleyici oynanışıyla, müzikleri, atmosferi, karakterleri ile benzersiz bir deneyim sunuyor. Sanırım oyunun sanat tasarımını övmeme gerek yok. Bir oyunda gördüğüm değil, herhangi Bir yapımda gördüğüm en iyi sanat tasarımın sahip bloodborne. duygusal bir bağ kuracağımi asla düşünmedim. Souls oyunu lan işte diyip giriştim. Elden ring'i bitirince hissettiğim zafer duygusunu burada da hissettim. Hatta daha yoğun hissettim. Ama şöyle bir şey var. Ömrü hayatımda hissetmediğim bir duyguyu yoğun bir şekilde hissettim. "Evet başardım, kabus bitti, Kabus geçti" Dediğim anda karşı karşıya kaldığım bir his. Tarifi pek mümkün değil. Acıyla karışık, azmin vermiş olduğu ızdırap. Ama kötü bir ızdırap değil. İnsanı ne boşluğa sürüklüyor ne de yanında duruyor. Anlatılması inanılmaz garip bir his. Buruk, öfke dolu bir kalbin artık durmuş olması gibi. Ölüm, tematik olarak oyunlarda tasvirini defalarca gördüğümüz bir şey. Ama ölmeyi hissettiren tek oyun bloodborne. Acısız ama aynı zamanda çivi yutmuş gibi ölüyorsunuz. Yani, böyle hissettim ben en azından. Sizi bilmem, ama kişisel olarak en beğendiğim souls oyunu oldu açık ara. Psikolojiyi alt üst eden türden. Korku edebiyatı ile ilgilenen ve hayran kalan biri olarak, bloodborneda gördüğüm lovecraft esintilerini lovecraft'in bile hayal edemeyeceğini düşünüyorum. Korku, insanın doğasını oluşturan şey. Ölümden korkarız, karanlıktan korkarız, Yabancılardan korkarız, ateşten korkarız, kandan korkarız. Hepsi birleşince ne olur peki. İnsan dediğimiz acımasız ve bomboş varlık. Bloodborne oyunundaki nihilizm ve Pesimizm'in harmaninin eşi benzeri yok, en nihayetinde bu oyunu da etten kemikten adamlar yaptı. Kandan korkan adamlar, kanı yarattı. Hidetaka miyazaki, sen ne manyak bir adamsın. Yüzyıllardır gelen korku geleneğini en üst seviyeye nasıl taşıdın. Anlat, oturur saatlerce dinlerim. Bir üstü yok bu konuda. Ne filmde, ne kitapta, ne oyunda. Gerilimden bahsetmiyorum, düpedüz korku. İnsanı dehşet içinde bırakan bir his. Bloodborne tukettigim en korkunç eser. Yaşamımın son anlarında bile hatırlayacağım bir deneyim. H.P. Lovecraft'in kitaplarında bolca bahsettiği temalardan bahsetmek istiyorum. Oyunu oynayan herkes ne dediğimi çok iyi anlayacaktır. Hunter'in yaşadığı zihinsel anomaliler, Lovecraft'in en çok betimlemekten hoşlandığı konu olan bilinmezlikten besleniyor. Ve bunu kusursuz işliyorlar diyebilirim. Ürkütücü bir evrende kaybolmuş ve yönünüzü bulamaz halde, bir ton canavarın pençeleri arasında kalmış bir biçimde, ne hissedeceğinizi bile bilmeden kaçmak veya savaşmak arasında yapacağınız tercih. İşte, insanın hissetmesi gereken korku duygusu budur. Dehşet budur, vahşet budur. En psikopat adam çıksın bu oyunu oynasın, onun bile korkacağından eminim.
Ve hayır, korku ve gerilim çok ayrı şeyler. Korku canını dişine takmaktan kaynaklanır. Ne hissedeceğini bilmezsin. Paramparça duyguların içinde karmaşık bir yolculuktur. Elinden gelen sadece bir seçim yapmaktır. Bu süreçte ne oyunu durdurabilirsin ne de başka bir şey. Savaşmaktan başka çaren kalmaz. Yapabileceğin hiçbir şey yoktur. Bloodborne'un bir tık üstü yok bu konuda. Gel gelelim bir çok oyuncunun zevkten dört köşe olduğu şeye. Gotik Sanat, bu sanat anlayışını her zaman aşırı sevmişimdir. Kitaplarda ve filmlerde tasvirlerini aşırı başarılı bulmuşumdur. Hatta bu türün atalarindan olan carmilla'yı severek okudum. Bloodborne gotik sanatı atmosferini yedirme konusunda nasıl? Evet, bu da soru mu? Gördüğüm en iyi gotik sanat tasviri. Bir tık üstü yok,bu oyun öve öve bitmez. Ve inanın, her insan evladı bu deneyimi bir kez olsun almalı. Son olarak.

"Farewell, good Hunter. May you find your worth in the waking world."

Reviewed on Jan 10, 2024


Comments