Reviews from

in the past


More of the same as Soda Dungeon 1, but... ohmygod that fucking FINAL BOSS THEME goes unnecessarily hard.

It's an idle game. The beginning will be really fun, and a couple hours of play later you'll just be leaving your computer on overnight (or longer) for little return. Don't even think about playing this on mobile, the ads get in the way and it kills phone battery. This game is charming but I feel kind of ashamed for how much time it took away from me.

Definitely a fun idle rpg. The game stopped getting updates but I am a sucker for number go brrr games : )

Not as good as the first one, but still fun

Uzun yıllardır hayalini kurduğum tamamen afk oynayabildiğimiz, sonsuza kadar ilerlememize izin veren idler oyunla sonunla karşılaştım.

Soda Dungeon' un ilk oyununu zamanında çok sevdiğim bir arkadaşın yanında saatlerce müzik dinleyerek bitirmiştim. O yüzden aklımda hep güzel bir oyun olarak kaldı. Oyun hakkında pek bir şey hatırlayamasam bile güzeldir deyip geçerim hâlâ. Geçenlerde aklıma oyunun adı gelip bakarken bir de fark ettim ki 2. oyunu çoktan çıkmış. Durmadım direkt yükledim. Steam' den başlıklarına bakarken idler olduğunu gördüğümde ise hayallerim biraz bozuldu. Çünkü Soda Dungeon oynarken çok eğlendiğim. Bitirdiğimde tatmin olduğum. Basitliğini sevdiğim bir mobil oyunken; gidip yüzlerce saatimi gömmem gerekecek, tek amacımın sürekli dünyayı sıfırlayıp tekrar aynı şeyleri yapmaya zorlayan bir oyuna dönüşecekti. Ve ben idler oyunlarda bundan tek kelimeyle "NEFRET" ediyorum. Benim tek amacımızın daha ileriye gitmek olduğu bir oyunla hiçbir sıkıntım yok. Ama tek amacımız sadece ilerleyip tekrar baştan başlayıp tekrar ilerlemek olunca bana gına geliyor. Öyle ki hayattan soğuyorum, sinirleniyorum ve geriliyorum. İlginçtir ki Soda Dungeon 2 de öyle başladı aslında. Fakat bu oyunun diğer idler lardan farkı benim çoktan serinin ilk oyununu oynamış olmam ve beğenmemdi. Kısacası yapan adamlara bir şans vermeyi gerçekten istedim. İlk 100 zindanı temizledikten sonra benden dünyayı yenilememi istedi. Ama diğer idler lardan çok büyük bir farkı vardı ki o da hikayesi. Ahım şahım karakterlerin olduğu, kendinizi başladıktan sonra bağımlılık yapacak derecede oynamaya itecek bir hikayesi yok. Ama hikaye var ve benim için yeterliydi. İkinci dimension a yani yeni dünyaya geçtiğimde beklediğim tek değişiklik zindanlardaki düşmanların değişmesiydi ki öyle de oldu. Gerçekten yeni düşmanlar geliyordu. 200. levele ulaşınca ise ana boss un bile değiştiğini gördüm. Ve bu bile yetti. Öyle ki 200. level biter bitmez yenisine girdim ve 3. bossu merak ettim. Derken 4-5-6. bossları merak ettim. Tabii ki de bu değişikliklerin oyunu yapan ekip tarafından eklendiği belliydi ve bir sınırı olduğu da belliydi ama hikayeyle gelişen ve değişen ana boss benim bir idler da yeni dünyaya geçip her şeye tekrardan başlamam için olan sıkıntımı ortadan kaldırabilir diye düşünmüştüm ki öyle de oldu. Dediğim gibi her yeni dünyaya gidişimdeki hikayenin nasıl değişeceğine veya boss un nasıl değişeceğine olan merak oynattı bana bu oyunu. Oyunun sonuna vardığımda ise tam olarak istediğim olmuştu.

Artık ana oyun bitmişti ve önümüzde sonsuza kadar afk olarak oynayabileceğimiz, çok fazla emek veya zaman istemeyen idler bir oyun vardı. Şu an 130 saat oynamışım ve ana hikayeyi bitirmem 40 saat falan sürmüştü. Galiba 1000 saatleri göreceğim bu oyunda.


Didn't hit the same itch as the first game for me despite probably being a lot better once you get into it. I feel like I should give it a more honest try at a later point.

got kinda bored after the first reset tbh. Good enough time waster I suppose.

You could do a lot worse than SD2 in terms of grindy RPGs. You could also do a lot better, like just playing the first game.

I wasted too much time again.

It's alright, but kinda repetitive.