Basit, oldukça klişe ama tatlı bir hikaye. Fakat beni hikaye bakımından kendine bağlama konusunda çok başarılı olduğunu söyleyemem. Oyunun hikayesiyle ilgili en büyük sıkıntım ne kadar "çocuksu" olduğu. Yanlış anlamayın çocuksu hikayelerle ilgili problemim yok. Bu çocuksuluk yeterince modern ve komik işlenirse keyif alabilirim ki bunun somut örnekleri de var. Bakınız Tales from the Borderlands, ne kadar çocuksu, basit ve tatlı bir hikaye anlatsa da bunu modern ve daha önemlisi yaratıcı bir şekilde yapmayı başarıyodu. Veya bakın en sevdiğim animasyon filmlerinden biri olan Shrek 2. Özünde çocuk animasyonu fakat, şakalarının yaratıcılığı olsun kendine özgü mizahi dili olsun beni altıma sıçırarak güldürmeyi ve aklıma kazınmayı başarmıştı. Bu oyunun çocuksuluğu ise yaşlı demode bir adam tarafından üretilmiş gibi. Diyaloglar çok cheesy, bazı durum komedileri dışında şakalar çok çocuksu ve yapay hissettiriyo. Hakkını yemiycem birkaç beni güldüren sahne oldu fakat baştan sona tamamen mizahi dil benimseyen bir oyun için birkaç sahne yetersiz kalıyor. Ve bu bahsettiğim demodelik sadece oyunun çocuksuluğunda değil işlenişinde de geçerli. Oyunun hikayesi çok klişe ve tahmin edilebilir. Her sahnede bir sonraki sahnede ne olacağını, nasıl olacağını tahmin edebiliyosunuz. Ulan Peppermintle ilgili olan twisti bile saatler öncesinden tahmin ettim. Gerçi çok da saklamak gibi bi dertleri yoktu o ayrı konu. Hikaye içinde en ilginç etmenler kesinlikle karakterler. Hem bizim ekipteki karakterler olsun hem Vandelay şirketinin başkanları olsun her biri rengarenk ve eğlenceli karakterler. Başkanların her birinin kendine özgü kompleksleri olması, kişiliklerine göre kendine özgü sunumlarının olması bir sonraki villaın'ın nasıl biri olacağı konusunda heyecanlandırıyor. Şunu da itiraf etmem gerek Villaın'lar arasında en sıkıcı ve klişe olanını da en yüksek mertebeye, sona bırakmışlar o da biraz hayal kırıklığıydı. Bu oyunda en takdir edilesi şey kesinlikle sunum. ve bu sadece hikaye için geçerli de değil oynanış kısmında da bahsedicem bundan. Hikaye sunumu olarak da kimi zaman çizgi roman görselleri kullanarak kimi zaman animasyon cutsceneler kullanarak kimi zaman da karakterin düşüncelerine daldırarak farklı şekillerde anlatıp tempoyu asla düşürmüyor.
Oynanışa geçicek olursak. Tango Gameworks, 4.oyunu olan bu oyunla önceki oyunlarından çok farklı bir tür çok farklı bir atmosfer denemişler. Genel olarak korku temasını benimseyen Evil Within serisini ve Ghostwire Tokyo'yu yaptıktan sonra böyle bir hem temasal hem oynanış bakımından değişimle beklediğimden çok daha başarılı bir iş çıkarmışlar. Bu oyun bir ritim oyunu. Son 5-10 senede popülerleşmiş bir tür olan ritim türü teoride aşırı keyif alacağım başından kalkamayacağım bir oyun türü gibi geliyor ama pratikte oynadığım BPM, Metal: Hellsinger, crypt of the necrodancer gibi oyunların hiçbirinden öyle aman aman bi keyif almadım ve asla ritime tam ayak uyduramadığım için de tam verim alamadığımı hissederek bu oyunların hepsini çok kısa sürede bir daha geri dönmemek üzere bıraktım. Hani her seferinde böyle başlarda keyif alıp sonra ritim kaçırıp zorlanmaya başlayınca yok abi bu oyunlar bana göre değil diye kapattım hepsini. Hi-fi Rush da tüm oynanışını ritim üzerine kurmuş bir oyun. Eğer fazla hasar verip, kombolar yapmak istiyosanız arkada çalan müziğin ritmine göre saldırmanız gerekiyo, arka arkaya dash atmak istiyosanız yine ritme göre dash atmanız gerekiyo, yükseğe zıplamak istiyosanız ritme göre zıplamanız gerekiyo, etkileşime girdiğiniz quick time eventler ritme göre, düşmanların saldırısı ritme göre bundan dolayı yaptığınız parryler ve dodgelar da ritme göre olmalı. Ulan etrafınızdaki çevre bile ritme göre hareket ediyo. Baya duvarlar, taşlar, etraftaki objeler, her şey sizle beraber eşlik ediyo ritme. Bu ritme uyarak oyunu oynama muhabbeti başlarda yine sinirimi bozdu ve oyunun bunun için oyuna koyduğu bi özellik var. Tek tuşla ekranın altında müziğin ritmini gösteren bir bar çıkartabiliyosunuz ki tüm oyunu böyle oynadım. Oynanışı tüm detaylarıyla anlatmakla uğraşmıcam. Oynanış, oyunun süresi için yeterince yenileniyo ve yeni özellikler ekleniyo. Her bir müttefik edindiğimizde onu da combatta yanımıza çağırıp saldırtabiliyoruz ki oyunun sonlarına doğru tüm bu saldırıları kombinleyerek oldukça kaotik ve hızlı bir şekilde ortalığın anasını sikebiliyosunuz. Bölüm içinde combat dışında da platforming yapıp etraftan hurda topluyosunuz. Bu hurdalarla da karakterinizi geliştirip yeni kombolar açıyosunuz. Oynanışın içine aralara da aksiyon sekansları katarak tempoyu yüksek tutmayı başarmışlar. Oynanışı en çok öveceğim kısımlardan biri de boss fightlar ve boss fightlara olan yaklaşım. Biraz önce de bahsettiğim gibi 6 tane başkanı sırayla avlıyoruz ve her birinin kendi karakterine göre boss fightları var. Mesela ilk boss, şirketin üretim bölümünden sorumlu olan Rekka. Kendisi tamamen kas gücünden oluşan, başkanlar arasında zekasıyla öne çıkmayanlardan ve gerçekten önden atılacak piyonlardan biri olan Rekka ile yumruk yumruğa fiziksel bir savaş verirken, İkinci başkan Zanzo, şirketin araştırma ve gelişim bölümünden sorumlu, egoist, tasarımı ile jojo karakterlerine benzeyen (ki sunumunda da baya gönderme yapıyolar ona) bir karakter olarak kendisini, bütçesinden harcayarak bize çıkardığı engellerle bütçesini bitirerek yeniyoruz. Şirketin yüzü olan ilgi orospusu Mimosa'yı seyircilerin önünde sahnede müzik atışması yaparak yeniyoruz gibi gibi gibi... Oynanış sunumu olarak da oyunun side scrollera geçtiği, 808 olarak son bossla savaştığımız veya CNMN olarak büyük bir robota son darbeyi indirdiğimiz sekanslar gibi çok tatlı eklentiler var.
Oyunun biraz da görselliğini övmek istiyorum. Özellikle cutscenelerdeki animayson kalitesi bir oyuna göre çok güzel gözüküyo. Karakter tasarımlarının çoğu güzel ve özgün. Robot tasarımları çok benzer ve tekrar ediyo. ve sanırım bu kadar.
Oynadığım sürede oyuna olan sevgim inişli çıkışlıydı. Özellikle son kısımlarda oyuna ve karakterle olan sevgim arttı, daha çok bağlandığımı hissettim. Creditsdeki animasyonları izlerken sanki bir sitcomun son sahnesindeki "onlar maceralarına devam edicek ama ben görmek için orda olmucam" hissini uyandırdı içimde. ve bi anda karakterlere ve ilişkilerine bağlandığımı fark ettim. ama oyun bitmişti. güzel de bitti. tam "feel good" tanımına uyan bir yapım. Chai'a gitar hiç yakışmıyo bu arada.
7.9/10

Reviewed on Dec 13, 2023


Comments