Saya no Uta cidden nasıl anlatacağım konusunda çok kafamın karıştığı bir yapım. O kadar karışık duygularla kaplı bir eser ki Saya no Uta anlatmakta zorluk çekiyorum. Bu yapım korku, grotesk, aşk, paranoya, lovecraft, yamyamlık, şizofreni, cinsel istismar, bolca bilimsel komplolar ve daha çok ilginç garip şeylerin karıştığı bir senaryoya sahip. Her inceleme korku yapımlarını ne kadar sevdiğimi söylüyorum o yüzden fazla oraya dalmaya gerek yok. Bu yapımın hikayesi beni öyle bir gerdi ki anlam veremedim neler olduğuna tüylerimi diken diken etti. Sesleri o kadar güzel ve vurucu şekilde hazırlayıp sahnelere yedirmişler ki oyunda olan anormal olayları bile sanki benim başıma geliyormuş gibi hissettirdi. Karakterler yarısı ilginç yarısı ise yani hikayenin araçları olarak kullanılan mağdurlar olarak tanımlanabilir. Saya no Uta ses kullanımı olarak ustalığını bestelerinde bile gözümüze sokuyor. Oyunun müzikleri o kadar iyi o kadar güzel atmosferi delilikten huzurlu bir esintiye yöneltiyor ki bayıldım. Hikayesel olarak zaten çok bir detay verebileceğim gibi durmuyor. Çizimler ise bazı kısımlarda 3 boyutlu olmasından dolayı sırıtsa bile ana karakterimizin algısının bozulup gördüğü iğrenç dünyayı muazzam yansıtıyor.
İç karartıcı ve insanlıktan soğutan bu hikayeyi nasıl önerebilirim emin değilim ama yazarının akıl sağlığından şüphe ede ede okumak istiyorsanız bakmanızı öneririm.

Reviewed on Jan 17, 2023


Comments