Bundan üç yıl önce VA-11 Hall-A isimli bir görsel roman okumuştum. Bir barda Jill adında bir barmeni yönettiğin ve gelen insanlara içecek servis ettiğin, arada bir onlarla sohbet ettiğin bir oyuna pek beklentim bulunmayarak girişmiştim, ve beni güzel bir hikaye, halen dinlediğim enfes bir albüm, kahkaha attığım anlar karşılamıştı. Ve haliyle VA-11 Hall-A'dan oldukça memnun ayrılmıştım. Coffee Talk'ın benzer bir oyun olduğunu ve milletin de oyun hakkında gayet olumlu düşünceler bahsettiğini görünce, oyuna yönelik olan beklentim ve heyecanım haliyle arttı tabi. Ancak Coffee Talk'ı oynarken bu heyecanım giderek söndü.

Nedenine girişmeden önce, iki oyunu karşılaştırmak belki doğru bir şey olmasa bile VA-11 Hall-A'da hoşuma giden şeylerden bahsetmek istiyorum: Jill, normal bir barda çalışan basit bir barmen. Ödemesi gerek faturaları ve kirası, bakması gereken bir kedisi, aklını kurcalayan endişeleri falan var. Arada bir kendi kendine konuşuyor. Bara, "Aha geldi gene tipini $#!f..." dediği insanlar var. Yanlış içecek servis ettiğinde, Jill bahşiş alamıyor, eline geçen para az oluyor. Mesai aralarında konuştuğu arkadaşları, evine davet edip balkonda bira içtiği patronu var. Bütün bunlar gayet doğal hissettiriyor ve bir noktadan sonra oyun, Jill'i hikayenin baş odağına koyuyor, onun geçmişini vs. öğreniyorsunuz. Coffee Talk'da ise bunların hiçbiri yok.

Coffee Talk'ta aynı isimdeki bir kafenin sahibisiniz. Kafe sadece akşamları açılıyor. Ayrıca kafedeki bütün içecekler aynı fiyatta. Finansal açıdan hiçbir sıkıntınız yok anlayabileceğiniz üzere. Herhangi bir yerde para ibaresi bile göremiyorsunuz, hatta müşterilerin para verdiğinden bile emin değilim, bedava çay-kahve dağıtıyor bile olabiliriz. Bu yüzden gerçekten bir kafe işlettiğiniz hissini alamıyorsunuz. Kafeye gelen bütün müşteriler kültürlü ve iyi insanlar. Hepsi öyle. Bir tane bile gıcık lan bu dediğiniz birisi yok. Bu kişiler ve başlarından geçen dertleri gayet normal ve doğal olabilecek olmasına rağmen işleniş açısından çok yapay hissettiriyor. Kafenin sahibi olan ana karakter "blank state" dediğimiz durumda. Karakterlerin meselelerine karışmıyor, gözlemci sadece. Bundan dolayı, hikayeyi de yönlendiremiyorsunuz, hiçbir seçim vs. yok. Çay-kahve yapma işlemi fazla basit, üç malzeme ekliyorsunuz, oluyor. Yönetim sistemi zaten yok, "Tüh, süt almayı unuttum, bugün sütlü içecek yapamayacağım" diye bir şey yok zaten. Müşteri geliyor, sipariş veriyor, bile bile yanlış sipariş veriyorsunuz, diyor ki "Bu benim istediğim içecek değil, ama olsun, bugün de bunu içelim, aha buyur ücreti". Yanlış sipariş vermenin hiçbir penaltısı yok, bütün müşterilere sipariş etmedikleri içeceği verebiliyorsunuz ve aynı şey oluyor. En azından herkes kabul etmesin, bazıları tekrar yapılmasını istesin içeceği mesela demi? Oyunun chill olması güzel bir şey, ama bu kadar ekstrem chill'lik, chill olmaktan çıkıp negatiflik oluşturuyor.

Bi de kahve temalı bir oyun olduğundan ben şeyi bekliyordum, mesela müşteri yöreye özgün bir kahve sipariş etsin. Onu yaptıktan sonra, müşteriye ve doğal olarak oyuncuya o kahve ile ilgili bilgi verilsin, şu yöreye özgü, şu tarihten itibaren yaygınlaşmış, şöyle yapılır, içinde şu malzemeler var, vs. Bilmediğim bir şeyler öğrenmek istiyorum kısacası. Maalesef böyle bir şey de yok. Uzun bir şey de istemiyordum, merak ettirecek ve ha iyiymiş dedirtecek birkaç cümlecik sadece. Hayal kırıklığına uğradım bu konuda. Catherine'de bile var böyle bir trivia mekaniği, ve o oyunun türü bambaşka.

Menü ve karakter tasarımları iyi. Müzikleri hem temaya uygun olsun hem de chill olsun denilerek lo-fi estetiğinde yapılmış. Güzeller ama akılda kalıcı değil. Lofi Girl'ün canlı yayınına girip arkada dinlediğim parçalardan bir tanesiyle eş değerdeler. Bir şeyler dinlerken denk gelsem, "aa bu Coffee Talk'da çalan bir parça" demem asla.

Bu kadar olumsuz konuştum ama Coffee Talk kötü bir oyun değil. Gecenin geç saatlerinde arkama yaslanıp sakin bir şeyler oynayayım, uykum gelir, sonra uyurum demek için oynanabilecek bir oyun. Ama bu kadar. Oyunun bunun dışında öne çıkan veya akılda kalan hiçbir tarafı yok. Belki VA-11 Hall-A'yı daha önce oynamasaydım Coffee Talk'ı bir tık daha sevebilirdim. Ama kusura bakmayın, VA-11 Hall-A Coffee Talk'ı her açıdan sikip atan bir oyun. Şiddetle tavsiye ediyorum, gidin onu oynayın. Jill'e de selam söyleyin benden!

Reviewed on Jul 04, 2023


Comments