This review contains spoilers

Tekken 7'nin hikaye modundan sonra bu oyun çok ferah hissettirdi. Heihachi'nin ölümünden sonra Mishima Sagasını nasıl sonlandıracaklarını/devam ettireceklerini çok merak ediyordum ve cevabımı aldım. Mükemmel bir hikaye değil, ama epiklik konusunda onu aşabilecek başka bir dövüş oyunu bulunmuyor piyasada.

Jin bazenleri düz anime protagonist gibi takılıyordu, bunu ne zaman düzeltmeye çalışsalar seviniyordum (bkz. Tekken 6). O oyun hikaye açısından biraz manyaklaşıyordu ama 3. Dünya Savaşını başlatan Jin gerçekten Tekken oyunundan çıkma bir şey gibi hissettirdiği için çok sevmiştim. Bu oyunda anime protagonist olmaya devam ediyor, ama bu halini daha çok beğendim. Klişe bir protagonist olmak yerine iyi protagonist örneklerinden gerekeni almış Jin. Şeytan formunun daha derin işlenmesi, annesi Jun'dan gelen melek formu ve babası Kazuya ile olan hikayesi cidden karakteri klişe gözüken, ama aslında derin olan bir karaktere çevirmek konusunda yardımcı olmuş.

Cutsceneler gerçekten benim gördüğüm en güzel gözükenlerden. Genel anlamda zaten buna yaklaşan bir dövüş oyunu yok ama cutsceneler piyasadaki AAA oyunların hepsine rakip. Müzik açısından beklediğimi aldım, ama daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Final savaşında çalan müzik dışında pek aklımda kalan bir parça olmadı.

Eski Tekken'lerdeki Hack n Slash/Beat 'em up/Ne demek istiyorsanız bölümlerinin geri gelmesi tatlı olmuş, birçok karakterle de oynatmaları ayrı tatlı olmuş. King olarak asker dövmek gerçekten eğlenceliydi.

Hikaye hakkında beğenmediğim en büyük şey Reina'nın hiçbir şey değiştirmemesi, ve sadece Tekken 9 için bir köprü görevi görmesi oldu. Karakteri oyun çıkmadan full hype'latınca ben de doğal olarak bir şeye bağlanacak diye bekledim, yanılmışım. Reina'yı hikayeden çıkartırlarsa gerçekten hiçbir şey değişmiyor, karakterin hiçbir şeye etkisi yok. Ne geçmişi hakkında ne taşıdığı önem hakkında bilgi veriliyor, tek bildiğimiz şey onun da bir Mishima olması. Neyse en azından karakter tasarımı olarak baya iyi olduğu için pass verebilirim.

Oyuna yeni gelen Heat mekaniği cuk oturmuş. Tekken'de, hatta tüm dövüş oyunlarında, sevmediğim pasif/block oynanış stilini engellemek için gerçekten iyi bir hamle olmuş. Heat'i aktifleştirdiğinizde rakip block yapsa bile belli bir miktar hasar alıyor, tekrar Heat butonuna basarsanız mini Rage Drive gibi bir şey atıyorsunuz. Hem Heat Smashler hem de Rage Drivelar çok güzel ve karaktere uygun olarak tasarlanmış, o konuda baya iyiler.

Kostümizasyon konusunda başta kötü hissetsem de sonra insanların neler yaptığını gördüm ve hakkını yediğimi fark ettim. Başta sınırlı gözükse bile istediğiniz her hangi bir karakteri yapabiliyorsunuz ve hepsi çok güzel gözüküyor. Renkleri seçebilme ve ince ayrıntılarını düzenleyebilmek, kostümizasyon açısından başarılı iş çıkarmış.

Neyse 1300 lira değdi valla, peak dövüş oyunu.

Gerçekten mükemmel bir deneyim, bu kadar detay ve özeni başka hiçbir oyunda görmedim. Hikaye, karakterler ve yaptığımız seçimler açısından büyük özgürlük sunuyor ve insanların oyun hakkında en çok konuştuğu şey bu.

Beni en çok çeken şey ise combatın akıcılığı ve düşmanı alt etmek için sonsuz yol sunulması oldu. Diablo gibi RPG'lerden zaten karakter buildleri ile uğraşmaya alışkındım, ama bu oyunda karakter buildleri sadece statları değil oynanışı neredeyse komple değiştiriyor. Bununla birlikte, aynı class'ı/build'i oynayan iki oyuncu bile farklı şekillerde savaşabiliyor ve bu oyunu replaylemeyi cidden eğlenceli hale getiriyor.

Companionlar bu oyunun en sevdiğim ikinci şeyi olabilir. Hepsinin kendine özel backstory'leri ilgi çekici ve diğer companionlarla olan etkileşimleri doğal ve komik hissettiriyor. Shadowheart ve Asterion benim favorilerim oldu, ikisi de harika seslendirmelere sahip.

Müzik konusunda nerede nasıl olması gerektiğini bilen bir soundtracke sahip oyun. Sakin, düşmanın olmadığı yerlerde dünyanın en rahatlatıcı müziklerini dinletirken boss'larda insanı yerinden kaldırabilecek müzikler açabiliyorlar. Karakter oluşturma ekranında çalan müzik ise muhteşem.

Oyunun D&D üzerine kurulu olması beni dolaylı yoldan D&D öğrenmeye, oynamaya itti. Bu oyun sayesinde içimdeki aptal nerdü ortaya çıkardım ve internetten kendime zarlar sipariş etmeye başladım. D&D 5e evreni sağlam olduğu için evreni araştırdıkça, Baldur's Gate 3'ün bu evreni ne kadar güzel kullandığını bir daha anlıyorsun. DM kariyerim bu oyun sayesinde başlayacaktır.

Oyunda eksik bulduğum şeyler bazı companioınların hikayelerinin tatmin edici şekilde tamamlanması, Act 2 ve 3'ün ilkindeki cilaya sahip olmaması, basit QoL eksiklikleri ve oyunun dengesiz olması. Son iki actın cilasızlığının sebebi yüksek ihtimalle Act 1'in erken erişimde çıkması ve düzeltilmesiydi. Bahsettiğim companionların da cut content yüzünden öyle bir durumda olduğunu düşünüyorum. Honour mode gelene kadar oyun biraz fazla kolaydı, en zor zorlukta bile. Neyse ki Patch 5 ile permadeath, save scumsız bir oynama yolu sundular ki millet cidden zorlanabilsin.

Benim için en sevdiğim oyun olmasa bile dünyanın en iyi oyunu sıralamasında 1 numara. Teknik açıdan böyle başarılı bir oyun uzun süre bir daha gelmez.