"Oyuncularına bu kadar değer vermeyip, oyuncuları tarafından inanılmaz sevilen iki firmadan birisinin oyunu. Diğer firma Bethesda..."

En önemli mevzu, her şeyi geçiyoruz ve oynanabilirliğe bakıyoruz; oyun kendi zamanında da olmak üzere bilgisayara bozuk, yanında saçma sapan uygulamalar indirmek zorunda bırakılarak çıkartılmıştı, insanları uğraştırma yolundaydı, şimdi ekstra program olarak sadece "Rockstar Launcher" indiriyoruz en azından. Bir diğer iğrenç mevzu ben bu oyunda "Cyberpunk 2077"de aldığım "fps" değerinin aynısını aldım, hatta yer yer daha fazla düştü. Bazı görevlerde oyun kendini sonsuz yükleme ekranına kilitliyor, bu sebeple saatlerimi hebâ ettiği de oldu, oyunu açıkçası teknik sorunları yüzünden üç ayda zor bitirdim, yer yer oyunu oynamak dahi istememişliğim oldu.

Oyun zamanının ilerisinde değil, eğlenceli de değil! Gerçekten eğer ki ben "1985-1994-1997-1999-2003" yapımı oyunlarında daha fazla eğlenebiliyorsam, bu isimlerini vermediğim, yapım yıllarını vermiş olduğum, ancak benim bildiğim daha düşük bütçeyle yapılmış oyunlarda daha çok eğlenebiliyor, saçmalığın içinde kaybolmuyor, zamanımın çöpe gittiğini hissetmiyorsam, bu oyunun çok büyük sıkıntıları var demektir. Oyunu bitirebilmek adına kendimi zorladım, kendimi zorlama gereksinimlerimden birisi de genel kültürdü, oyunu ve ek paketlerini bitirdikten sonra da pek mutlu olduğumu söyleyemeyeceğim. Oyunun iyi yönlerinden değil, yaklaşık üç ay dağınık şekillerde oynamış olduğumdan sadece hatırladığım özelliklerini değerlendireceğim.

Oynanış mekanikleri, fizik motorunun saçmalığı bambaşka bir seviyede zaten, gerçek hayata en yakın oyun diye diye övdüğünüz bu oyunda arabalar ayrı işkence, motorlarsa inanılmaz bir işkence. Duran arabaya değip öldüğümü hatırlıyorum, araba sürmesi yeteri kadar eğlenceli değilken ana oyunun bir çok görevinde araba kovalaması görevi bulunuyor, eğlenceli olmayan bir yönü fazlaca kullanmak ilk kırmızı bayraklarındandı, oyunun ilk on saatinde kısır döngüye bağlamayı başarmıştı zaten oyun, sürekli aynı işleri yapıyorduk. O motor sürüş mekaniklerini de kim yaptıysa gün yüzü görmesin, ne kadar iğrenç bir iş çıkartmışlar öyle, üstüne üstlük motorcu çetesinin konu olduğu bir ek paketin var olması zaten ne kadar iyi iş yapmaya çalışmadıklarını gösteriyor.

Oyunun hikayesi, bu konudan bahsetmeye tenezzül bile etmek istemiyorum, ana oyun ve ek paketleri de dahil olmak üzere hikaye inanılmaz dağınık işliyor, asla bir tempo yok, hikayenin ilerleyişini anlatmak için aracı olarak kullanılan görevler birbirinden sıkıcı bir halde oldukları için ayrı bir işkence çektiriyordu. "TLaD" ek paketi hikayenin en toplu olduğu hikayeydi, diğerlerinden bahsedecek olursak, dağınık dağınık, oradan buradan, paçasından ♥♥♥ damlıyordu.

İnkar edilemez bir sunum kalitesi var, bakın bunu asla reddedemem, çünkü gerçekten parasını vermişler, animasyona, sahnelere, müziklere iyi para verilerek, sanatçıların üzerinde uğraşmasını sağlamışlar, son derece gaza getiren sunuma sahip ara sahneler bulunuyordu, inanılmaz da keyfi arttırıyordu, ancak sunumun bu kadar kuvvetli olmadığı zaman inanılmaz derecede daha fazla olduğundan genel tecrübe çok acı bir tat bırakıyor.

Oyunun karakterleri ve şehrin yaşamı, ana karakterimizin psikolojisini rahatlıkla anlayabiliyoruz, rahatlıkla yönettiğimiz karakterin rolüne bürünebiliyoruz, yan karakterlerin de başarılı yazıldığını söylemekten çekinmeyeceğim. Yan karakterleri sevmeniz gerekiyorsa size sevdirebiliyorlar, sinir olacaksanız sinir edebiliyorlar, nefret etmeniz gerekirse ettirebiliyorlar, olabildiğince başarılı anlayacağınız. Ancak şehir yeteri kadar yaşamıyor, tabii oyunu bu dönemde oynamış olmamın etkisi de bulunuyor, oyunun ana hikayesini, ardından ek paketlerinin hikayelerini bitirdiğim gibi oyunu sildim. Eğer ki bu oyunu zamanında oynamış olsaydım, bütün başarımlarını almaya uğraşabilirdim, kesin olarak söylemiyorum ancak şöyle bir gerçek var ki on sene önce yapılmış bazı oyunlar bu oyundan daha toplu, daha düzgün bir tempoya sahip, bu öğeler de hikayeli bir oyun için çok önemli.

Oyunun görev yapısı, inanılmaz tekrar ediyor ve hiçbir şekilde eğlenceli değiller, yeni hissettiren içerik çok az, sürekli birisini öldür, birisini kovaladan ibaret, hayatınızıdan inanılmaz bir miktarda süre çaldığını rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. Onun dışında oyunun temposu o kadar dağınık ki, heyecanlı geçmiyor bile, oyunun en heyecanlı olması gereken görevleri size heyecanlı gelmeyecek bile, çünkü sizi gereksiz işlerle o kadar yoruyorlar ki, mutlu olmanız gerektiği zaman, sadece bitmiş hissediyorsunuz. Görevlerin kayıt noktaları çekilmez noktada, çok uzun sürenizi çalmaya yönelik.

Yan etkinlikler, sıkıcı, inanılmaz tekrara dayalı, eğlenceli bir açık dünyaya sahip değil, oyunun trafiği de berbat, o kadar çok belirgin şekilde yapay zeka önüme arabasını kırıyor ki, asla yaşayan bir şehirmiş gibi hissetmiyordum. Bir yerden bir yere giderken eğer köprüden ya da büyük tünelden geçerek ada değiştirmem gerekiyorsa asla kendi gitmiyorum, taksi arıyorum ve taksiyle gidiyorum, çünkü dediğim gibi fazlasıyla sıkıcı bir dünyaya sahip.

En Güncel Güncelleme: Burada oyunun "Serseri Ajan Modu"nu konuşalım. İlk olarak bu modu yapmayı beceremedikleri ortada, asıl sorun da tembellik. Ortaya çıkan işin ne kadar tembelce yapıldığı kendini öyle bir belli ediyor ki!

Hikayenin sonrasına sıfır yeteneklerle başlıyoruz, şimdi bu dediğime karşı modun türünün gereksinimi bu demesin. Bu modu çıkartmaları gereğinden fazla uzun sürdü, söz verdikleri tarihten sonrasında çıkarttılar, demek ki yeni bir şeyler ekilyorlar diye düşünmüştüm oysa ellerinde olan malzemelerle çalışmışlar. Bu maddede bulunan asıl sorun şu; ana oyun sonlara doğru gerçekten eğlence kavramına uyuyor, en başta olması gereken çeşitlilik en sonlarda kendini gösterince oyunun en güçlü noktası sonu oluyor ve bu tarz eleştirilere rağmen elimizden bütün güçleri almayı tercih ediyorlar. Oysa ki yeni mekanikler, kombolar ve bölüm dizaynları, özellikle farklı tür düşmanlar getirseler çok daha zevkli olacak.

Baş düşman dizaynı en kötüsü ve tembelce, birbirinden ayrı düşünen düşmanlar mı?

Baş düşman dizaynları, ana oyunun son baş düşmanı gerçekten baş düşman gibi hissettiren tek baş düşmandı, onun da içine etmeyi başardılar. Nasıl mı? çok basit, 10-20-30-40 katlarında karşımıza baş düşman dövüşleri çıkıyor, bu baş düşman dövüşlerini de tembelce dizayn etmenin en güzel yolunu bulmuşlar, ikişer ikişer karşımıza salmışlar... Hani bunu yapan bazı oyunlar var, ancak iyi bir oyun yapımcısı bunu yapacağı zaman üzerinde oynar, mesela yeni saldırılar getirilir, birbirinden ayrı düşünen düşman zekası yerine tek bir beyin olarak düşünürler, daha efektif saldırılar kullanılır.

Dövüş sorunları, bir önceki maddede dediğim gibi bütün düşmanlar tek başına düşünüyor, bu tek başlarına düşünüyor olmaları da her ne kadar iyi şekilde kaçınıp kalkan kullansanız dahi bazen "frame-perfect" hasarlar yemenize sebebiyet verebiliyor, bu bir miktar can sıkıcı.

Denge problemleri, yeni modun en başından itibaren en güçlü normal düşmanlardan karşımıza çıkabiliyor olması iyi bir rogue-like olmadığının en basit göstergelerinden birisi zaten, bu tür oyunlar zorluk dengesi konusunda en hassas olması gereken oyunlardır, her zaman zor hissettirmelidir, ancak oyuncunun yetenek seviyesinden dolayı bu zorluk hissettirilmeli, elde az malzeme varken, elde çok malzeme gerektiren durumlara sokulmaz.

"Normalde oturur ve kapanışta geçen isimleri müzikler eşliğinde her oyun bitirdiğimde dinlerim... Bu oyunun sonunda bunu yapamadım, çünkü bu oyunu yapan ekibe saygı duyabilmek çok zor!"

Yıllar ve yıllar geçiyor, en sonunda birazcık daha optimal, daha düzgün, eli yüzü güzel ve zevkli bölümler geldi diyorum, bu sefer de baş düşman dövüşleri ayrı bir rezil durumda, şaka gibi, ancak oyunun en azından görevleri bir miktar daha az ve sanırım farklı bölüm dizaynları içeriyor, ben oynamak istemedim, ardı ardına "Rush" serisini oynamak yetti bana, daha sabredemem!

Oyunun son bölümlerinde uçsuz bucaksız çukurlar ve size tek atan, ancak sizin görmenizin ve tepki vermenizin imkanı olmadığı tuzaklar yine kendisini gösteriyor, hayır biz oyuncular, sizin yaptığınız bölümleri ezberleyipte oynamak istemiyoruz, bu seçenek rekor kırmak isteyenler için opsiyonel olmalı, adaletisiz zorluk, zorluk demek değildir, alçaklıktır!

Oyunun bir diğer problemi; iğrenç diyaloglarla sürekli oyunumun bölünmesi, sunum zaten berbat, hikaye de berbat, bana motivasyon sebebi olması gerekirken oynama zevkimi baltalayacak kadar berbat, sıkıcıydı. Genel olarak bu yapımcı "Dimps" inanılmaz kötü hikayeler yazıyor, oyunlarda bulunan zorluk anlayışını da anlamayı becerememiş.

Hatalardan birazcık da olsa, bir önceki oyuna göre daha rafine, amele işi deli gibi olmayan, zamanında oynanabilecek bir oyun olmuş, "Dimps"'in yapmış olduğu en elde tutulur "Nintendo DS" oyunu budur. Anlamadığım bir şey var, insanlar nasıl "Sonic Rush" oyununa güzel diyebiliyor, eğer ki gerçekten zamanında oynadılarsa ve ellerinde bulunan beş parmağı geçmeyen bir sayıda oyunu bulunuyorsa bir insanın, "Evet, sevilebilir." derdim, ancak bu üçleme o kadar dandik ki...

"Alın oyununuzu başınıza çalın orhun kitabesi çocukları sizi!"

Tam diyorum akıllanmışlar bir önceki oyunun eş oyun dizaynından ders çıkartmışlar, oradan sonra da sıçmanın bir yolunu bulmuşlar, bu serinin oynadığım ilk iki oyunu da beş para etmez, bu oyunun çıkmış olduğu zamanın 10 yıl öncesinde "SotN" çıkmış, bu oyunun savunulabilecek bir yanı var mı?

Oyunun öncelikle övülecek noktalarını söyleyip kurtulayım, ilk noktası özelleştirilebilir bir adanın bulunması sayesinde oyunu oynama isteğiniz bir süre daha varlığını koruyabiliyor. Daha sonra her bir bölümün kendine has sizi şaşırtacak mekanikler barındırıyor olması da ilgi çekici bir yanı, bunların dışında oyunun iyi yanı yok.

İlk kötü yanı, bok gibi bir hikayesi ve bok gibi bir sunumu var, bu iki öge birbirinden daha fazla bok kokuyor, damlayan sıvı bir bok kıvamında, o kadar kötü, ilginizi hiç çekmiyor bile!

Oyunun bölümlere gidiş süreci de bulunuyor, bu süreçler bölümleri tamamladığınızda aldığınız puana göre kazandığınız materyallerle yapabildiğiniz araçları kullanarak oluşturuyor oyun. Bu araçları kullanmak emülatör için çok kötüydü, elimde de hiçbir zaman Nintendo DS bulunmayacağından (muhtemelen) nasıl hissettirdiğini aslında anlayamayacağım. Ama insanların yorumlarına baktığım zaman onlar da bunu beğenmemiş, daha söze gerek var mı? Tamamen zaman kaybı, çünkü bu mekanikleri bir kere oynadığımız bölümler olsa, hadi onları bu sefer eğlenceli yapsalar, eyvallah denebilir, ama her bölüme gideceğimiz zaman aynı şeyi yapmak? Hayır, hayır!!

Oyunda yan görevler de bulunuyor, bu yan görevleri tamamlamak, oyunun gerçek sonunu görebilmenize yarayacak, bu yan görevler kaç tane mi? Yüz tane! Asıl bombayı söylüyorum, bu yüz görev, önceden yaptığınız bölümlerde aynı şeyleri yapmakla alakalı... İnanılmaz sıkıcı!

Oyunu aslında beğenebilirdim, beğeniyordum da, ancak şu zamanda dahi seksenler oyunlarını sabırla oynayabilen bana bile illallah ettirecek oyunlar da var, bu da onlardan birisi.

Oyunun asıl beğenilmeme noktası şudur benim için, son bölümde dayanamayıp kapattım, çok sıkıldım. Sebebi de ölüm çukurlarının abartılı bir şekilde bir anda geri gelmiş olması, ve ben bu ölüm çukurlarını göremiyorum, o kadar küçük bir görüş alanım var ki, keşke uyarı koysalar da bilsek en azından bu sefer, benim hatam olur! Zamanımı çöpe atmak istemiyorum, o yüzden alın oyununuzu götünüze koyun.

Üç boyutlu bir Sonic oyunu yapmak isteyen bir ekipmiş, iyi ki yapmamışsınız diye sövmek yerine, şu teknolojik aletin içinde yapmaya çalıştıklarınıza dair sizi tebrik ederim, gayet güzel işler başarabiliyorsunuz, sadece zor bir oyun nasıl yapılır, onu hâlen öğrenememişsiniz.

"Bir osurmayla bütün oyun zevkiniz bok edebilecek karakter mekanikleri ve oynanış ögelerini ünlendirenlerin ta..."

Oyun en azından ücretsiz, ciddi anlamda bu şekilde oyun yapıp parayla satan insanlar var, o yüzden şu sözü hatırlatmakta fayda var, "Az muz değerli, çok muz değersiz...".

"Kendimi zorlayıpta bitirmeye değmeyeceğine karar verdim, ilkel bir zorluk anlayışı olmasından dolayı çok canım sıkıldı oynarken!"

Oyunun zamanına göre fazlasıyla dolgun bir mekanik çeşitliliğine sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim, her bölümün kendine has farklı mekanikleri sayesinde sizi şaşırtıp, bugünlerde dahi oyuna devam etmenizi sağlayabiliyor, o denli iyi bir çeşitlilik bulunuyor, onun dışında oynanış çeşitliliğinde de iki karakterimiz bulunuyor, "Dash" mekaniğini de ilk defa bu oyunda görüyoruz, "Sonic Advance" mekanikleriyle birlikte kullanılmış. "Blaze" karakterini de ilk defa bu oyunda tanımış oluyoruz, onun oynanışına gelecek olursak, bir farkı yok, sadece güç kullanımı farklı gözüküyor, daha alevli...

Oyunun ilk can sıkıcı noktasından bahsetmek istiyorum ki zaten benim oyunu bırakmama asıl sebep olan olay bu; iki ekran olmasına rağmen görüş açımız o kadar dar ki, bölüm dizaynı konusunda da her birinde sonsuz çukur bulunduğundan ölmeniz çok kolay oluyor, bir tuşa basınca çok hızlı gidebilmenin tadını çıkartmamız gereken bir oyunda nasıl olur da bu kadar fazla uçsuz bucaksız çukur koymak gibi bir salaklık yapılabilir anlamıyorum, oyunun eğlencesini bu salak görüş açısı ve uçsuz bucaksız çukurlar bozuyor.

Aynı konuya devam edeceğim, görüş açımız iki ekran olmasına rağmen nasıl bu kadar sınırlı olabilir, hadi onu geçtim bu iki ekranın dizaynı da çok kötü, hadi ben emülatör üzerinden oynuyorum, konsolun gerçek hali elimde olsa yine absürd, hadi iki ekran kullanacaksınız, bari simetrik yapın ki oyunu oynarken aklım karışmasın, ama yok düzgün bir "Sonic" oyunu yapmayı başarırsanız zaten ölürsünüz!

Oyunu tam olarak, gerçek sonuna ulaşarak bitirmek isterseniz o da ayrı bir sıkıntı, emülatör üzerinden pek zevkli sayılmaz, çünkü oyun koluyla keyfinize bakarak oynarken fareyi tutup ekranda sürüklemenizi istiyor ve bunu on dört kere yapmanız gerekiyor, aynı bölümleri ikişer defa oynamanız gerekiyor, çekilir mi bu dert, hayır, üstüne müzikler o kadar birbirinin aynısı gibi hissettiriyor ki, sanki bir müziğin on saatlik döngü videosunu açmışım gibi hissettim.

Son olarak, 2005 oyunu bu, Anomaly Agent 2024 oyunu, ama buna rağmen Anomaly Agent'tan daha yaratıcı, daha güzel, hele baş düşman dövüşleri konusunda yerden yere vurur.

Evet hatırladım, baş düşmanları oldukça güzel, farklı oynanış dinamikleri sunuyorlar, bunun yanında oyunda üç boyutlu elementler kullanılıyor ki bunlar da oldukça hoş dokunuşlar olabiliyor, hatta bazı yerlerde tamamen üç boyutlu oynanışa geçildiği de oluyor.

----Ingression: The Portal Trial (DEMO)----

"Az ve öz mekaniklerle ilgi çekici bölüm dizaynlarına sahip olmasına rağmen tam olarak eğlenceli olmaktan birazcık uzak, tam olarak bunun sebebini de anlayamıyorum, belki de MacOS işletim sistemi için yapılmış olan optimizasyonun berbat olmasından olabilir, çünkü hızlı tempoyla bölüm tamamlamanın hoş olacağı bir oyunun akıcı olmaması gibi bir durum komik olurdu!?"

Zıplama mekanikleri tam pişmiş gibi hissettirmiyor, bu dediğimi birazcık açmam gerekirse, bir türlü konforlu hissettirebilen bir zıplama mekaniğine sahip olmayışı, kontroller bıçak gibi keskin hissettirmiyor, mekanikler hem kaygan hem de fazla yapışkan, nasıl başardınız hiçbir fikrim yok.

Portal mekaniğinin iki boyutlu dünyaya yapılmış adaptasyonu çok güzel, çok hoş bir dizayn seçilmiş, aklı çok fazla bulandırmıyor ve görsel olarak oldukça iyi tatmin eden bir yapıya bürünmüş.

Hikayenin anlatım biçimi bayat, zevk almadım, ilgimi son anına kadar asla çekemeyen, sadece beni oyalayan, her başka bir bölüme geçince "Lütfen hikaye metinleri karşıma çıkmasın..." dedirtmeyi başaracak kadar bayık bir anlatım ve hikayeye sahip, daha oyunun az bir kısmını gördüm, farkındayım, ancak şu an görecek başka bir şey var mı?

Oyun zamanıza adapte olabilecek bir oyun, ellerinize sağlık, kesinlikle yaratıcı bir iş ortaya koymaya çalışıyor olmanızı takdir ediyorum, ancak olumsuz bir inceleme bırakacağım, yıkıcı olmak yerine her bir paragrafta sorunlarımı belirttim, oyunda en beğendiğim mekanik sadece portal mekaniği oldu, umarım daha iyi bir oyuna dönüştürürsünüz, bir yerlerden duyarak oyunun tam halini oynamak isterim.

"Meat Boy" ve "Super Meat Boy" oyunlarından örnek vermek istiyorum; "Meat Boy" oyununun kontrolleri hiç rahat değildi, ancak çıktığı dönemde yapısının nadir örneklerinden olduğu için olabileceği daha iyi hâl çok fazla tahmin edilemiyordu. Ancak "Super Meat Boy" oyunu çıktığı zaman, görsel tasarımıya o kadar iyi bir orantıya sahip bir kontrol şemasına sahip oldu ki, oyun kendisini oynattırmayı çok rahat başarabildi, deli gibi zor olsa bile azımsanmayacak bir kesimin %100'lemesine bile veslie oldu. Sizlerin de şu an "Meat Boy" aşamasında olduğunu düşünüyorum, umarım oyunun mekaniklerini gözden geçirirsiniz...

Güncelleme: Oyunu "Yeni Oyun+" modunda da bitirdim, artık kusasım geldi, bütün başarımlar için en baştan oynamak iğrençti, hele ki kalan tek başarım, oyunun sonunda elde edilen başarım olduğu için daha da kusturacak bir durum, 1989 yılının oyununda bile bölüm seçebilme mekaniği var (şifre girerek) bu oyunda yok! Akıl alır gibi değil, müzikleri de güzel güzel olmasına da en fazla 3-4 tekrarı güzel, ilk oynanışta bile kusturacak hâle gelebilen bu müziklerin baştan sona çalması daha da yordu, kusmak istedim, yeni gelecek mod için de sıfır heyecanım var.

"Yedi yıl beklemenin karşılığını vermeyi başardı, hikayesi tatmin etmeye çok yakın bir deneyimdi, serinin bir önceki oyunundan çokça ders alınmış!"

Oyunun dövüş mekanikleri üzerinde konuşulması gereken çok fazla bir hususun olmadığını düşünüyorum. Önceki oyunlarda nasılsa her bir uzuva ayrı tuş, önceki oyunlardan çok farklı olmayan kombolar içeriyor.

Yeniliklerden bahsetmem gerekiyor diye düşünüyorum, bu yeniliklerden birisi aslında önceki oyunda da bulunan kolay komboya erişim, her bir karakterin kombosunu öğrenmek için hareket şemalarına bakmanız çok uzun sürecektir, bu yüzden ana karakterlerinizden olmayan karakterlerle oynadığınızda hayatınızı cehenneme çevirmek istememişler, iyi düşünmüşler. İkincisi olarakta minik bir "Rage" saldırısı diyebileceğimiz "Heat" sistemini eklemişler, iyi kullanırsanız ekstra saldırı şansınız bulunur.

Şaşırtan bir dövüş mekaniği oyunda üç boyutlu bir halde savaştığımız bir nokta bulunuyor, kalabalık topluluklarla dövüştüğümüzü son derece daha iyi somut bir şekilde hissettirmeyi bu sefer başarabilmişler, ancak kilitlenme olayı olmasaydı orası çok daha "EPIC" olabilir, daha tatminkâr ayrılabilirdik, bir sonraki oyunda daha iyi bir halini görmemiz de muhtemeldir!

Çevrimdışı yeni oyun modları içeren bir oyuna da sahibiz. İlk bahsedilmesi gereken "Arcade Quest" modu olacak, bu mod ana karakterinizin üstünde ustalaşmanıza yardım edecek, çerez bir hikayeye sahip oldukça eğlenceli bir mod, bitirmeyi planlıyorum. Bir diğer ikinci önemli modumuz, hayalet modu, bu mod çevrimiçinde de bulunuyor, kendinizin ya da rakibinizin/rastgele bir kişinin yapay zeka tarafından yeniden yaratılmış haliyle dövüşerek antrenman yapmanıza olanak sağlıyor.

Sahil topu modu, bu modda rakibinize vuramıyorsunuz, oyunu kazanmak için filesiz bir voleybol sahası gibi bir arenada topu rakibinize sert bir şekilde fırlatarak canını indirmeye çalışıyorsunuz. Toptan kaçınırsanız da ceza olarak top ortaya ışınlanıyor, sizin de canınız bir miktar azaltılıyor, tabii bu kural sahanın sizin tarafında gerçekleştiği zaman size zarar veriyor, aksi hâli de rakibin aleyhine işliyor.

Çevrimiçi lobiler, oyunda zaten varolan maç türlerini saymama gerek yok, artık oyunda lobiler var, dünyanın her bir tarafında bulunan sunuculara bağlanıp insanlarla konuşabilir, birbirinizle maçlar oynayabilir, rakip olarak birbirinizi belirleyebilir, arkadaş ekleyebilirsiniz, hatta ve hatta "Fortnite" dansları yapabilirsiniz. Çevrimiçi oyun oynayacağınız zaman lobinin faydasının açıkça sizi yalnız hissettirmemek olduğuna eminim. Ancak hemen olur mu bilmiyorum, oraların böyle aşırı basit kalması bir kaç ay sonra vahşi batı filmlerinde bulunan toz topunun geçmesine sebebiyet verebilir!

Karakter özelleştirmeleri, görünen o ki şimdilik çok fazla oyuncuların cebine göz dikmemişler, çoğu özelleştirmeyi oyunu oynayarak alabiliyoruz, gayet bizleri tatmin edecek seviyede özelleştirmeyi kendi karakterinize ve oynadığınız karakterlere yapabiliyorsunuz, çok fazla da çeşit var, karakterinizi tanımayabilirsiniz bile!

Oyunun galerisi, çok fazla oyun içi paranız birikmiş ve nereye harcayacağınızı bilmiyorsanız eğer, bakmayacak olsanız bile oraya harcayabilirsiniz, elbet bir gün gelir bakarsınız, hatta yedi yıl gibi bir aradan sonra, sadece oyunların içinden almaya uğraşarak değil, sıfırdan hikayenin en önemli noktalarını alarak kısa özetler halinde sunmuşlar, güzel de buldum!

Takdir etmek istediğim en güzel özelliklerden birisi, oyunda izlenilen ara sahneler, jenerik ve kapanış jeneriği asla uzun uzadıya tutulmamış, oyuncunun zamanına değer verilmiş, hatta ve hatta önceki oyunlarda bulunan dövüşe girerken ki "Ready for the Next Battle" yazıları gibi eklentilerden de kurtularak insanlara oyunu oynaması için çok daha izin vermişler, artık oyunda dövüşe girmek sıkıcı hissettirmiyor, üç dakikalık zevk için, iki dakikamızı heba etmiyoruz.

Hikayenin işlenişi, hikaye demiyorum bakın, işleyiş diyorum, burada hikayeden bahsetmeyeceğim. Şimdi bir önceki oyunlara baktığımız zaman bu oyunun hikaye anlatım seviyesi kendini on kere aşacak seviyede, ara sahnelerin kalitesi desek, hikaye düşünce yapısı desek, ilerleyiş desek, her şey en az on seviye atlamış. Daha da uzun yapabilirlerdi de ancak şu an olduğu uzunluk yeterli, daha fazlası kesinlikle sıkardı, kısır bir döngüye rahatlıkla girebilecek bir dövüş oyununun hikayesi çok uzun olmamalı, bu yüzden bu oyunun fiyatı da tam oyun fiyatının en az yarısı olmalı! Ama o başka bir videonun konusu... En önemlisi de bir önceki oyunda bulunan iğrenç hikaye anlatım tarzını terk etmiş olmaları, sürekli aynı müziğin döndüğü "Asturias", bir gazetecinin konuşmaları ve araya serpiştirilmiş dövüşlerden olan bir hikaye anlatısı çok sıkıcıydı, tek kurtaran olay anlatılan hikayesiydi.

Ara sahneler! Çok havalıydı, çok güzeldi, grafikler şahane, yapılan müzikler şahane, son derece gaza getiriyordu. Oyunun optimizasyonu da son derece iyi, ilk girdiğimde oyunun ana menüsünde kasmalar oluyordu fakat ikinci açışımda en ufak bir performans sıkıntısı yaşatmadı bana, düzgün çıkmayı başaran sayılı oyunlardan, günümüz için düşünürsek, utanılacak bir durum ama çıkartıyorlar işte!

----Spoiler----

Hikaye, burada bahsedeceğim olay tam olarak hikaye değil, bu sefer altyapıyı bir önceki oyuna göre daha güzel inşaat etmişler, orası apayrı! Ancak bir sonraki oyunlarına da yer açmak için yine yokluktan karakter çıkartmışlar, tam diyoruz ki şeytan kanı yok oldu, hop yeni bir tane daha getiriyorlar. Bunun dışında da bir sürü farklı oyunlardan esintilerini aşırı bariz bir şekilde görebiliyoruz, evet oyun uçuk kaçık bir oyun onu da gayet iyi biliyorum, hadi Kazuya abimiz Azazel'i emerek yeni bir forma geçiş yaptı, ama Jin'in geçtiği formun mantığı neydi? Sonra üstüne uzayda savaştılar! Bunlar gereksiz gibi geldi bana, zaten hazır hâlde bulunan şeytan formları çokça iyiydi, hızlı ve öfkeli filminin uzaya çıkışı gibi oldu, çok alakasızdı.

"En geç 2011 yılında böyle bir oyun çıkmış olsaydı tam olarak ortalama dediğimiz bir oyun olurdu, mekanikleri fişek gibi keskin yapılmış flash oyun gibi görüyorum."

Oyunu ya da Enis Kirazoğlu'nu ve ekibini küçümsemek için oyunu kötülemeyeceğim, oyun zaten kötü değil, zamanımızın oyunu değil. Neyse ki Enis Kirazoğlu oyunu oynayacak oyuncuların beklentisini asla ve asla yükseltmemeye uğraştı, oyunun türünü, nelere daha çok uğraştıklarını, ne beklememiz gerektiğini tam olarak söyledi. Başka oyunlarda da bulunan güzel mekaniklere, dizayna sahip olmadığını da açıkça belirtmekten çekinmedi, o yüzden bu oyunda asla bir "en"iniz olmayacağını bilerek girmeniz önemli olacaktır.

Oyunun hikayesinden önce oynanışına bakalım, oyunun asıl odaklandığı kısım dövüş anında yaşayacağımız aksiyon olmuş, geliştirilebilir yeteneklerimiz de zaten hep dövüş için yükseltiliyor/geliştiriliyor.

Dövüşleri bir yerden sonra kısır döngüye varıyor, bu kısır döngüyü çözmek adına çevresel tehditler eklemişler, ancak bu çevresel tehditler sadece sizi değil düşmanları da etkiliyor, bu sayede hızlı düşünerek güzel dövüş anları çıkartabiliyorsunuz.

Genel olarak karşınıza çıkan bütün düşmanları yenmeniz gerekiyor, düşmanları arkanızda yaşar bir hâlde bırakamazsınız, o zaman ilerleyemezsiniz. Zaten de oyunun bize sunmak istediği buydu.

Kaçınma ve kalkan için atadığınız tuşlara çok fazla basmanız gereken bir oyun oynayacaksınız, ben oyunu "Zor Mod" ve " Ünlem İşaretleri (Düşmanların Saldıracağını Belirten İşaret) Kapalı" olarak oynadım, "Sifu" oynar gibi "Ultra Instinct" modumu açarak oynadım, çokça da zevkli oldu, oyunu "Normal Mod" olarak oynayan insanların çok zor olmuş diye ağlayışlarına hiçbir şekilde bir anlam veremedim.

Anlamadığım bir olay daha şu, oyunda kombo yapamıyorum, düşmanlar onlara vurmama rağmen bana vurabiliyor diyenler! Ne bekliyordunuz ki, kalas gibi durmalarını mı? Arkadaşlar eğer kalkanı düzgün kullanırsanız oyun sizi ödüllendirir, eğer kaçınma hareketini doğru kullanırsanız, kombonuz kaldığı yerden devam eder! Ezik olmayın bu kadar...

Baş düşman dövüşlerinin rezalet olduğunu çok rahat bir şekilde söylerim. Tamamen oyunun normal şartlarında karşımıza defalarca kez çıkarttığı normal düşmanlara karşı dövüşmekle geçiyor, oyunda sadece son baş düşman saygı duyulası, ama o da duyulası, çok çekişmeli, birebir güzel ve akılda kalıcı bir dövüş yok, son baş düşman dahi aklımdan silinmeye başlamış.

Oyunun platformuna ağırlık vermediklerini bilsem bile bu kadar da sığ bir platform dizaynına sahip olmasını da kabul edemiyorum, çok sığ, çok üzerine düşünülmemiş, çok rahat size daha iyi platform dizaynına sahip bazı flash oyunları sayabilirim.

Oyunun yetenek gelişimi üç farklı yönde ilerliyor, ilk olarak oyun devam ederken bize otomatik atanan yetenekler. İkincisi kazandığımız paralarla market görevi gören bir robottan yaptığımız satın alımlar. Üçüncü yolumuz da yaptığımız diyalog seçimlerinin yarattığı tepkiler üzerinden kazandığımız farklı duygu puanlarıyla yapılabilir geliştirmeler, bu geliştirmeler de fazlasıyla sığdı, tamamen sınıf geliştirmesi niteliği, ya da kendi tarzını yarat geliştirmesi oyunda bulunmuyordu, bunun yapılmaya çalışıldığı görülebiliyor, yapılamamış...

Oyunun hikayesi de gayet iyi, fazlasıyla sıradan olmak yerine beklenmedik bir takım olaylar sayesinde ani değişimler bizi dinç tutmaya yetmiş, ancak oyunun oynanışı yüzünden ne zaman bitecek diye beklediğim oluyordu ki Enis Kirazoğlu'nun da videosunda söylediği gibi oyun fazlasıyla uzatılmış gibi hissettiriyormuş, baya bir içerik kırpmışlar. Kötü bir haberim var, bu içerikle bu kadar uzun bölümler bayıyor. Özellikle elden kaçış sekanslarında ekip adına utandım, çok sığ kaçış sekansları olmuş, 1991 yılında yapılmış bir Sonic oyununda bulunan "Marble Zone" bölümüne ait lavdan kaçış sekansı dahi daha fazla duygu hissettirebiliyordu. Ellerin tek güzel kullanıldığı yer tahteravalli mekaniğine sahip olan bölümdü.

Oyunun sanat dizaynı gayet güzel, lafım yok, oyunun müzikleri de şahane, ancak müzikler tek düze ilerliyor, çok fazla tekrar ediyor, o kadar tekrara yönelik bir müzik ve uzun bölüm birleşince insan bayıyor! O yüzden müziklerin de gelişmesi gerekmez mi?

Oyunun sonundan şu şekilde bahsetmek istiyorum, oyunun başarımları dolayısıyla iki kez bitirmek gerekiyor, ancak oyun bana inanın iki kez bitirmeye değecek kadar iyi olmamış. Zaten kendime ciddi bir meydan okuyarak oynadım, Sifu oynar gibi her şeyi nasıl daha zor yaparım diye uğraştım, "Yeni Oyun+" oynamak istemiyorum, başarımlar tek bir kayıtta bitirilebilir olmalıydı, böyle bir oyun birden fazla oynama gerektirecek başarımlara sahip olmamalı, tüm sandıkları bulma başarımı için de insanlar bir tane kaçırdı diye 5-6 saatlerini çöp etmek istemezler, o yüzden yakınımızda sandık varsa bir "bip-bip" sesi koyulabilir, ajanımızın da üstündeki bir cihazdan dolayı böyle bir şey yaşanıyor diyerekten bu olay yedirilebilir. Bazı şeylerin çok kolay çözümleri var, gizli bir şeyler koymak güzeldir, ancak 2024 yılında gizli öğeler koyuyorsanız, o gizli öğelerin bulunduğu dünyayı gezmek 5-6 saate mâl olmamalı, "Metroidvania" türünde olsaydı bu oyun, bu başarımın bir anlamı olurdu, gözümden bir sandık kaçırmam evet benim hatam, ancak oyunu bitirdikten sonra bölüm seçme hakkı seneler ve seneler önce varlığını gösterdi...!

Oyun sonlara doğru daha bir sardı, zaten bu oyunun bir öğrenme süreci olduğu da çok bariz, şimdilik aklıma gelenler bu kadar.

Her ne kadar farklı farklı oyunlar oynamayı seviyor olsam bile bu oyun Türkiye'de geliştirilen bir oyun ya da Enis Kirazoğlu'nun yapımcısı olduğu bir oyun olmasaydı, ekonomi düzelmediği müddetçe istek listemde çürüyen bir oyun olma olasılığı doruklarda.

Yapılan fiyatlandırmadan dolayı ceplere iyi bir para girmeyecek olsa bile oyununu daha çok oyuncuya ulaştırmayı hedeflediğiniz için sizlere saygı duyuyorum, bir başka saygı duyduran konu da yetiştiremeyeceğiniz bir çok element olduğuna eminim, güç/zaman/para yetmemiştir, o yüzden yarım yamalak olması yerine rafine bir tecrübe sundunuz bize! Teşekkür ederiz!

Umarım yazdıklarımı yıkıcı olmak yerine yapıcı olarak bulursunuz, oyun zamanımızın çok gerisinde, bir sonraki projenizde umarım daha iyi işler görürüz.

"Fazlasıyla aynı şeyleri yapsak bile, güç fantezisini hissettirebilmesinden dolayı ve dizaynından dolayı kötü demekte yürek ister, sadece sabır isteyen bir oyun!"

"İlk oynayışım için düşüncelerimi paylaşıyorum, oyunun ikinci ek paketinin gelmesiyle tekrar oynayacağım."

İlk olarak oyunda bulunan bütün görevleri, daha doğrusu karşıma çıkan bütün yan görevleri de temizlediğim için rahatlıkla söyleyebilirim ki... Oyun sizi yeteri kadar motive etmiyor, her şeyi keşfetmek istemeyebiliyorsunuz, hele ki bazı demeyeyim direkt sayı vereyim, hatırladığım kadarıyla üç tane yan görev dizaynı var ve bu dizaynda bulunan yan görevleri çok fazla kez tekrarlıyoruz, ödülü de hiçbir şey!

Oyunun oynanışı açısından da yetenek ağacını çok daha fazla beğendim, ilk oyunun yetenek ağacı çok vasıfsızdı, geliştiğimizi sadece bir miktar hızlanmayla hissediyorduk, ancak bu oyunda baya bir farklı bir hareket öğreniyoruz, bu daha güzel olmuş. Takat değil de önce can arttıranı da ne bileyim hani...

Oyunun ana hikayesi daha iyi, karakterimiz daha bir ruha sahip, kötü karakterin ilerleyişi de daha bir iyi, yaptığımız seçimler buram buram değiştirmiyor ama, karakterlerin size olan davranışları bile değişmiyor, başınızı belaya sokamıyorsunuz, yalanınızın yakalanmasının bir anlamı yok, yaşanmamış gibi davranıyorlar.

Oyunun gecelerini hiç sevmedim, geceler hiç korkunç değil, fazlasıyla rahat geziyorum, silahlar fena değil, vuruş hissiyatı da gayet iyi, silah modifikasyonlarını tam olarak beğenmedim, arayüz oyunun ilk yirmi saati boyunca beni çok rahatsız etti!

İlk oyunu ard arda günlerce oynadığımda üç gün boyunca kendimi, rüyamda zombi salgını gerçekleşen bir evrenin içinde gördüm. Üç gün boyunca da uyanıyorum, sonra uyuduğumda aynı rüyam kaldığı yerden devam edecek kadar beni etkilemişti. Şimdi bu oyunda rüyama girecek kadar bir etkisi olmadı ancak dışarıda gezerken binaların üstünden atlaya atlaya koşan insanlar gördüm...

Oyunu normal yoldan da oynayamamıştım, "Geforce Now" kullanmak zorunda kalmıştım, evde 5GHz bir internet bulunmadığından üniversitemin yurdunda ya da en yakın arkadaşımın evine giderek oynuyordum, oyunu çıktığı ilk saatten açıpta oynamıştım, o denli bekleyenlerindendim. Yurtta oynayabilmek için de mutfak masasını koridara, bilgisayarın modemi tam olarak görebildiği bir yere çekiyordum ki 5GHz olan kanalına bağlansın...

----Spoiler----

Bu oyunun en büyük hayal kırıklığım; oyunun E3 sunumunda gösterdikleri oynanış videosundaki kısımın oyunun ortası olacağını sanıyorduk, ancak orasını oyunun sonu haline getirmişler... Pazarlama stratejisi olarak sular altında kalmış şehri açarsak farklı olayların olabileceğini, yeni bir zombinin gelebileceğini söylerlerken, inanılmaz işlevsiz bir hâle getirmişler, kamyon kovalamacasını da kesmişler. İnsanları fazlasıyla beklentiye sokup oyunun yarısını kesmeleri saçma sapan bir iş olmuş.

İlk oyundan da gördüğümüz gibi baş düşman dövüşünü bu sefer de becerememişler... Bu gibi öğeler gerçekten oyunu çok kötü hâle getiriyor, daha fazla potansiyele sahipken her şeyi bok ettiler, sona dair her şeyi!

Üstüne üstlük, oyunun ikinci ek paketi nerede? Paylaştıkları takvime göre belirttikleri sürenin çok ama çok daha sonrasındayız, halen bir duyuru bile bulunmuyor!

"Benim için serinin en sevdiğim oyunu!"

Havalı ara sahneler, öğrenmesi kolay, ustalaşması zor tuş komboları, oyunun tek kötü yanı son savaşta zorluk bir anda tepe noktasına ulaşıyor, onun dışında bahsedecek bir şeyi yok, yani tam olarak hatırlayamıyorum.

"Olacak gibiymiş, ama olamamış."

Oyunun şehir dizaynının farklı bir tasarımı var, tercih diyelim. Ağ atmak deli dehşet kötü değil, şehir bomboş ama, suçlular yüzünden kimse dışarı çıkmıyor diyelim.

Hızlı tuşa basma olayları var, basamazsanız komik olaylar gerçekleşiyor, baş düşman dövüşlerinin tasarımı da berbat, örümcek adam olma hissi de ucundan var, daha iyisi olabilirmiş, ama çok kötü değil. Ben oyunu baş düşmanlardan zevk almadığım için bıraktım, o da yan görevdi yani ana göreve merakım kalmamıştı...

"Beklentiye girmeyin..."

Beklentiye girmeden, sadece bomboş zamanınızı harcamak için varlığını sürdürüyor, aski yok, oyun tamamen boşluk. İyi ya da kötü bir oyun değil, öylesine varlığını sürdüren bir oyun, on dakika oynadıktan sonra daha devam edebilen insanların aldığı zevki merak ediyorum, ilk çıktığı iki ay tek oturuşta bir saat oynamak normal, ancak bir saatten fazla oynayanlar da yok sağolll...