senaryo: 3.5
oynanış: 3.5

lineer ve arcade bir fps oyunu bu aralar hiç çıkmıyor. oyun bu açlığı durdurmak için burada bize güzel konsepte sahip senaryosuyla bir maceraya çıkarıyor. oyun başlarda akıp gitsede, ortalara doğru lineer yapıyı bozan her görev sonrası belirli bir lobide toplanıp oradan görev seçip başlama benzeri bir olay var. bu olay oyunun akıcılığını zedelemiş ve lineer yapının heyecanını çöpe atmış. senaryoya gelirsek baya akıcı ve ilgi çekici bir hikaye var elimizde. problemi ise; lazy writing kurbanı olması. hikaye de yanımızda olan bir çok karakter var ve bazıları ölüyor. bu ölümlerin hiçbiri insanı duygulandıracak seviye de değil. bunun sebebi oyunun bize karakterleri yeteri seviyede tanıtamaması ve bunun sonucu bizim sadece boş boş ekrana bakmamız oluyor.

zevkli, oynanır.

Lisa, bizi hiçbir kadının kalmadığı, kanın gövdeyi götürdüğü çok tehlikeli bir dünyanın ortasında, insanları koruma içgüdüsüne sahip ana karakterimiz Brad'in küçük bir kız çocuğu bulmasını ve onu kendi himayesine alıp bu dünyanın tehlikeli tarafından korumaya çalışmasını anlatıyor.

Lisa: THE FIRST, babasının baskıları ve istismarına dayanamayan Lisa isimli kızın intihar sürecini anlatan ve zihninin derinliklerine inen 30 dakikalık kısa bir oyundu.

Bu oyunda ise ana karakterimizin intihar eden kızın erkek kardeşi olduğunu görüyoruz. Ablasını babasından koruyamamanın etkisi onu insanları korumaya hevesli bir insan yapmış. Sürekli ona ablasını ve babasını hatırlatan şeyler görmesi nedeniyle bir uyuşturucu bağımlısı olmuş.

Brad kızı ilk bulduğunda arkadaşları ona "o dünyayı kurtarabilir", "bu kız sayesinde sefilliktende kurtuluruz" gibi şeyler söylese de, Brad "Hayır, olmaz. Bu dünya onun için çok tehlikeli. Onu koruyacağım, bu benim İKİNCİ ŞANSIM." der ve aslında oyun burada başlar.

Oyun boyunca ablasını koruyamamanın getirmiş olduğu pişmanlığın etkilerini görüyoruz. Kızı korumak isteyen Brad'in aynı zamanda kendi duygularını tatmin etmek için bunu yaptığını görüyoruz. Ablasını koruyamamanın başarısızlığını o kızla örtmeye çalışıyor ve onunda ablası gibi ölmemesi için her şeyi yapıyor. Fakat... Bir problemimiz var.

Brad, Lisa dan gelen travma ile aslında kızını korumaya çalışırken bir canavara, bir katile dönüştüğünü izliyoruz. Kaç senelik arkadaşlarını, suçsuz masum insanları bile kızı için öldürebilecek bir duruma geliyor. Aslında kızına bir şey olacağı yoktur, hatta dünyayı kurtaracak tek şeydir. Emin ellerde olduğu bilinmesine rağmen onun bunu yapmamasını ve tekrar kendi himayesinin altına girmesini istemesi, kendi duygularını tatmin etmenin kızın iyiliğinden daha önde tuttuğunun bir göstergesidir aslında. Hatta kızı büyüyünceye kadar dış dünyaya adım atmasını yasaklayarak üzerinde bir baskı kuruyor. Bu şekilde aslında babasına da benzediğini söyleyebiliriz.

Brad oyun boyunca insanlar tarafından doğru olana maruz kalsa da hala kendi fikirlerini savunmaktadır ve oyun boyuncada onun neler yapabildiğini görürüz.

Lisa: THE FIRST, Lisa: The painful oyununun öncülü olarak çıkan 2003'de yapılan ama 2012 de yayınlanan bir RPG Maker oyunu. Sürreal ortamlar, bazı saçma bölüm tasarımları can sıksada, baya kısa bir oyun. Anlatmaya çalıştığı şey ise büyük ihtimalle Lisa isimli karakterimizin intihar etmeye doğru giden sürecinde babasından yediği zorbalık, istismar gibi konularda Lisa'nın kendi zihninin keşfine bize çıkarıyor. Ortamlar başarılı, bazı yerler can sıkıcı olmasına rağmen, olmuş bir oyun.

Severed Steel, DOOM (2016) furyasının bi ürünlerinden, yani "hikaye umrumuzda değil sadece yıkıp biçmeye geldik" temasının oyuna dökülmüş hali.

Bu furyanın bi sürü ürünü oldu, çoğunuda denedim. Fakat çoğu dandik kopyadan ibaretti, hatta şu çok övülen ULTRAKILL oyununu bile bazen sıkıla bayıla oynadım.

Yani bu oyuna girerken ki düşüncem: "İlk yerlerini oynar, salarım" idi. Çünkü genellikle bu oyunlar ilk 1 saat zevk verir sonrası genel de sıkılma bayılma molası olurdu. (benim için)

Oyunu oynamaya başladım ve oynadım. Biraz zaman geçtikten sonra Steam'in bana gösterdiği başarım bildirimine az biraz şaşırdım. CHAPTER 1 bitirdiğim için verilen başarım mesajıydı bu. "Ben ne ara ilk bölümü bitirdim ya". Evet sanırım bu o oyundu. DOOM dan sonra eğlendirebilcek bi türevi idi?

Oyunu bitirdim. Oynarken çok eğlendiğimi söyleyebilirim. Kendini tekrar eden bi yapısı var ama oyunun zaten çok uzun olmayışından ve her bölümü bitirdiğinizde yeni gelen kullanması zevkli özellikler var. Kesinlikle dandik. iblis parçalamalı, PSX grafikli diğer türevlerden daha zevkliydi. Böyle oyun arıyorsanız, SEVERED STEEL tam size göre.

Senaryosu ilgimi çeken bi oyundu. Oynamak istedim ve yaklaşık 2 günde bitirdim. Şimdi ise düşüncelerimi paylaşacağım.

Senaryo iyi başlıyor ve gerçekten iyi ilerliyor. Hatta beni oyunda tutan şeyin senaryo olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Son bi saatinde ise senaryoya bi boklar olmaya başlıyor. Bilgisayarın başında sövdüm resmen "Ne oluyor amk". Finali de ayrı boktan olmuş. Gerçekten bu kadar iyi ilerleyen bi oyuna bu final yakışmamış. Onun dışında oyunda tutacak denli bi senaryo var.

Karakterler için 2 tanesi hariç hiç biri ilgi çekici ve oynamasını isteyeceğimiz karakterler değiller. Fakat oyun oynamanızı zorluyor ve oynarken isteksizlik yaşayabiliyoruz.

Oynanış namına çok az şey var. Yürüme, kapı açma-kapatma, tırmanma vs. gibi eylemler ve quick-time eventlerdan oluşuyor. Genelde çok epik şeyler olurken siz ekrana gelen tuşa zamanında basmaya uğraşıyorsunuz bu hiç iyi olmamış.

Özetle;

Fahrenheit: Indigo Prophecy sağlam bi senaryo, boktan bi finale sahip, oynanış namına çok az şeylerin bulunduğu interaktif film gibi bir oyun. İyi bir senaryo içeren bi oyun arıyorsanız bakabilirsiniz.

5/10

2011

Japonyada geçen, anime insanlarının olduğu bi okuldayız ve aman Allah'ım!
Okula bi anda kötü şeyler basıyor!!! SİKTİRRRR! Herkes ölmeye başlıyor! VE VEEE ANA KARAKTERIMIZ BULMACA CÖZÜYOR OKULDAN KAÇMAK YERINE!!

BULMACA ÇÖZÜYON, İLERİYON, BI KİŞİ DAHA ÖLÜYO, TEKRAR BULMACA, TEKRAR BIRI ÖLÜYO.


EE YETER AMINAKOYIM

Biri RTX li, fişek grafiklerde 2D platformer yapalim demiş. Güzel de olmuş.

Nintendo 64 konsolunda, 1997 yılında FPS yapmaya çalışmışlar ve ortaya, zamanının ötesinde özelliklere sahip olan bi oyun çıkmış.

Tek sorun N64 konsolunun FPS bi oyun için kontrol şemasının uygun olmaması yüzünden işkence oluyor. Bi adamı silahla vurmak bile işkence gibi oluyor.

Oyun çok iyi, kontrol şeması kötü. Günümüzde o kontrol şeması yüzünden oynanmaz.

Oyun zevkli bişey olarak başlıyor. "Kendini tekrar ederse patlar bu oyun" demiştim. Kendisini tekrar etmemek için bi sürü yeni şey koymuşlar, her bi iki bölüm geçtiğinizde yeni bi mekanik geliyor. Fakat bu mekaniklerin hiç biri eğlenceli ve kullanışlı değil.

1 saatten sonra sıkılabileceğiniz bir oyun.

Zamanında bişeyler anlatmaya çalışan ve insanları silahla vurmaktan öteye giden, çağının yukarısında bi oyun.

"Prenses burda değil" diğer kaleye gittim, orda da yok, diğerine gittim, orda da yok? Bu kadar bana yetti.

God Of War 2 çok kritik bi anda bitiyordu. Devam oyununda senaryo nasıl bağlanıcak diyordum çünkü, God Of War 2 o kritik yerde bitmeyip devam etseydi max 1.5 bilemedin 2 saat sürerdi. Bu oyunda 2 saat süremezdi değil mi?

Senaryoyu uzatmak için Türk Dizisi formülü uygulanmış ve saçma saçma şeyler ile oyunu uzatmış. Sonu iyi tutmayı başarabilmişler.

Combat için, bi iki yeni şey var. Onun dışında yine aynı combolar ile ilerliyoruz.

Boss dövüşleri, PS2 donanımından, PS3 donanımına geçtiği için çok etkileyici olmuş. Hatta oyundaki en iyi şey bosslar diyebilirim. Baya uğraşmışlar.

Bi nebzede olsa tekrarlayan combat, uzatılan ama sonu çok iyi olan bi senaryo, etkileyici boss savaşları...

İyi bi oyun ama sadece iyi.

Çok epik başlıyor, epik ilerliyor, çok epik bitiyor.
İlk oyunda combat kendini sürekli tekrar ediyor ve sadece "○" tuşuna basmaktan ibaret oluyordu. Bu oyunda yeni bi sürü hareket ve combo gelmiş. Hep aynı comboları yapıp "○" tuşuna basmak yerine artık değişik değişik combolar ile düşmanlarınıza yaklaşabilirsiniz ve comboların her biri çok zevkli.
Senaryo ise yine sadece kratos herkesi biçip sikip kral oluyor değil. Gerçekten ilgi çekici bi senaryo var ve bunu çok epik sunuyor.

İlk oyundan sonra bi bok olmaz derdim bu seriden ama oğlum oyun çok iyi lan.

Kratos "İNTİKAAAAAMMMĞ" moduna giriyor ve herkesi biçip sikip kral oluyor. Oyun bu kadar.