Hikaye oyunun ilk başlarında inanılmaz beynimi patlatsa ve yavaş yavaş bulmacanın parçalarını çözmeye başlamak inanılmaz tatmin edici hissettirse de ne yazık ki oyunun sonlarına doğru, her şeyi çözdükten sonra "bu kadar mı cidden?" hissini üstümden atamadım. Başta güzel bir hikayesi var gibi duruyor ama aslında güzel gelmesinin tek sebebi hikayenin size kronolojik olarak anlatılmaması. Her şeyi oturup kronolojik olarak tekrar düşündüğünüzde o kadar da etkileyici bir hikayesi olmadığını fark ediyorsunuz. Yine de narrative olarak çok kuvvetli, o yüzden asla sıkılmıyorsunuz hikayeyi oynarken.

Oyunun gerçek zamanlı bir strateji gameplayi de var ama en kolaya alıp hızlı hızlı geçtim çünkü yönetebildiğiniz 13 karakterin hikayeleri oyunun asıl parladığı yerler ve strateji kısmı ne yazık ki baydı beni.

Inscryption'ın Act 1'i oynadığım en iyi roguelike/deckbuilding oyunlarından kesinlikle. Act 2 ve Act 3 de oldukça güzel olsa da ne yazık ki Act 1 o kadar iyi bir deneyim sunuyor ki oyunun geri kalanı o seviyeye gelemiyor. Eğer yapımcılar Act 1'i sonsuza dek oynayabildiğiniz Kaycee's modunu eklememiş olsa daha çok puan kırabilirdim. Onun dışında 3 Act boyunca anlattığı hikâye de sizi içine sokmaya yetiyor.

Felsefik olarak oynadığım en iyi oyunlardan biriydi herhalde. İnsanın ve bilincin doğasına, hatta bunların ne demek olduğuna dair inanılmaz genişletebiliyor insanın fikrini. İçinde John Milton'dan tut Kant'a, Kant'tan tut Antik Yunan felsefesine ve mitine kadar birçok metin oyun içinde direkt olarak kullanılıyor. Diğer oyunların aksine havalı olsun diye ekstradan koyulmuş metinler değil ama bunlar, hikayeyle bizzat ilgili şeyler. Hatta oyun bir noktada Straton adında kurmaca bir Antik Yunan filozofu da kullanıyor Talos Prensibi dediğimiz hadiseyi anlatmak için. Gerçek olmamasına rağmen Antik Yunan filozoflarının yazdıkları eserlerden aşağı kalır yanı yok bu metinlerin. Aynı şekilde Osiris çevresinde şekillenen Antik Mısır mitiyle ilgili de oldukça ilgi çekici metinler var.

Hikayesi kağıt üzerinde çok kompleks ya da devrim niteliğinde bir şey olmasa da oyunun hikayeyi size kırıntı kırıntı vermesi ve ipuçlarını çözmenizi beklemesi inanılmaz keyifli. Sadece oyun içinde bulduğunuz QR kodları yardımıyla söylediği 1-2 cümlesini okuduğunuz ve asla görmediğiniz diğer karakterlerin bile inanılmaz kişilikleri var ve her yeni QR kodu bulduğunuzda hem hikayeye dair bir şeyler öğreneceğiniz hem de sizin gibi bu bulmacaları çözen başka robotlar olan bu karakterlerin hikayesine dair daha fazla bilgi edineceğiniz için mutlu oluyorsunuz. Hikayeyi herhangi bir şekilde spoillamak istemiyorum ama bitirdiğinizde içinizde buruk bir acıyla gülümseyecek ve insanlığa olan umudunuzu tazeleyeceksiniz.

Gameplay olarak da bulmacalar inanılmaz keyifli. Gitgide karmaşıklaşsalar da bir süre sonra insanı sıkabilirler zira oyunun genel oynanışı baştan sona bu bulmacalar üzerine. Ben 17 saat civarında bitirdim ama bir anlığına bile sıkmadı çünkü çok zekice tasarlanmış bölümler var, bazılarında bir saat kadar harcadığım oldu (Sana diyorum Prison Break bölümü). Zor bulmacaları herhangi bir yardım almadan çözdükten sonra vücudunuzun bastığı dopaminin tarifi yok. DLC'sini henüz oynamadım ama onun ana oyundan bile iyi olduğunu söylüyorlar.

Kısacası inanılmaz bir deneyimdi, oynayın.

Bu oyunu oynayıp hayatı değişmeyen hiç kimseyi görmedim. Expansion'ın son 2 saatlik, 89-90 levellık kısımları hayatımda yaşadığım en iyi tecrübe. Oyun deneyimini falan demiyorum bakın, hayatımdaki EN İYİ tecrübe, nokta.

Yüzlerce saatlik hikâyeye o kadar iyi ve tatmin edici bir şekilde noktayı koyuyor ki sonunda salya sümük ağlamamanız pek mümkün değil. Verdiği mesaj, müzikler, karakterler... hiçbir konuda bu oyundan daha iyisi yok.

"Why, given life, are they meant to suffer? To die?"

Endwalker'la birlikte oyun tarihinin yazılmış en iyi hikâyesi kesinlikle.

"Pray don't forget us your bygone kin."

Ölene kadar unutmayacağız sizleri, rahat uyuyun yiğitlerim.

İnsanlık tarihinin yapılmış en iyi eseri. Ne hakkında olduğunu bile okumayın çünkü oyunun ana mekaniğini keşfetmesi bile inanılmaz bir deneyim. Direkt dalın oyuna; hayatınızda yaşayabileceğiniz en iyi tecrübeyi yaşatacak size.

Korku kısımları, inanılmaz güzel olabilecek bir DLC'yi çöp ediyor resmen. Ana oyunda da korku unsurlarının olduğu yerler vardı (Bkz: Dark Bramble) ama hiçbiri buradaki ışıkları söndürmen gereken yerdeki kadar kötü tasarlanmış kısımlar değildi. Bir noktadan sonra korkmuyorsunuz da zaten, sadece boktan bulmacayı çözmeye uğraşırken kanser geçiyorsunuz.

Onun dışındaki her şey bildiğimiz Outer Wilds kalitesinde.