Vay vay vay..

Yıllardır ekranlarda izlediğim birinin oyununu oynayacağımı hiç ama hiç düşünmemiştim. Ve evet, o gün geldi, oyun bitti ve inceleme için buradayım.

Oyun kısa olduğu için uzun uzadıya inceleme yazmayacağım. Zira oyun 4,5 saatte silip süpürülebilinir. Bu türde başka bir oyun oynadım mı hatırlamıyorum zaten herhangi bir diğer oyunlarla karşılaştırma yapmayacağım. Bu oyunu incelerken şöyle bir avantajı var; oyunun yapım sürecini, yapımın ne kadar bütçeyle yapıldığını ve kimin nasıl yaptığını bilmekteyim. Enis Kirazoğlu'nun takipçisi olarak bu oyunu deneyimledim yoksa aklıma bile gelmezdi.

Oyunun en öne çıkan tarafı vuruş hissiyatı. Düşmanları yumruklarken, parrylerken veya uzun menzil kombolarını gerçekleştirirken gerçekten çok keyif aldım. Hatta adamlar bunu bildiği için "Serseri Ajan" modunu getirmiş ki gayet mantıklı bir hamle. Müzikler gayet iyi, saçma bir melodisi yok, olaya göre uyumlu ve akıcı müzikler kullanılmış. Hikaye çok tırt, zaten bilerek kasılmamış. Hikaye tırt bari hafif mizahi diyaloglar ekleyelim demişler ama o mizah tadını verememiş. Düşman çeşitliliği veya bölüm tasarımları 4,5 saatlik bir oyun için gayet yeterli, asla sıkmıyor. İlk 2 boss'u ayaklarımı uzatarak kestim ama gittikçe zorlaşıyorlar, son boss beklediğimden iyiydi. Ve evet, puanım 2.5 yıldız. İlk yaptıkları oyun olmasına rağmen gayet güzel iş. AJAN 70! GÖREV BAŞINA!!

Hikayeli oyun oynamayı özlemişim. Abuk subuk yeni mekanikler ile birbirinin kopyası gibi olan oyunları oynamaktan gına gelmişti. Açık dünyayı bas, karman çorman yan görev ekle, kafadan sikko bir ana hikaye uydur. Tamammmm işte sana AAA kalitede oyun, RTX de bastık mı oldu bu iş. Far Cry, Assassins Creed, Starfield, Borderlands, Spider-Man oyunları.... Tamam bazı serileri gerçekten çok sevdik belki ama yeni bir şey yoktu. Anca hikaye anlatımı iyiyse ve tempoluysa kapılıp gidiyorduk oyunun sanatına. Fakat dümdüz hikaye oyunları gittikçe azaldıkça Last of Us ve God of War (yeni seri) gibi oyunlara hasret kaldık. Ve benim zannımca bu oyunların az olması bu oyunların iyi ve kötü değil çok farklı olması sebebiyle herkes tarafından kabul görüyor ve seviyor. İşte Alan Wake 2 bu oyunlar gibi hikayeye önem veren son zamanların nadide oyunlarından!

İLK OYUNU VE 2. OYUN

Ben 1. oyununu 2 kere bitirmeye denedim ve bitiremedim. Evet, ilk oyunu tamamıyla aynı şeyleri yaptığımız, linear çizgide ilerleyip koştuğumuz, silahımızı sıktığımız ve hikayede ne olup ne bittiğini sıkıcı şekilde anlatan bir oyundu. Ben bitirememiştim. Ve 2. oyun çıkacağı duyurulunca, aha bunun nasıl 2. çıkıyor lan tepkisini vermiştim. Tamam seveni vardı ama kayıp giden, eski bir oyundu. İşte Sam Lake abimize burada hayranım çünkü adam bu işi gerçekten sevdiği için yapıyor. Oyun çıktı ve ben hala "yahu oynamam 1. oyun gibi ateş et bir şeyler oku ateş et mekaniğinde çıkar" kafasındaydım. Ama hayır sevgili okurlar, Sam Lake yapmış. Bu sefer hikayesini de iyi aktararak, gayet renkli ve karanlık, aksiyonu bol ve sonrasını merak ettiğiniz muazzam bir temposu olan oyun olmuş.

HİKAYE

Haha, tabii ki de hikayesini yazmayacağım. Hatta oyunun başını bile yazmayacağım. Sadece nasıl bir hikaye mekaniği olduğunu söyleyeyim. Oyunda iki karakterimiz var. Saga Anderson ve Alan Wake. Bu 2 karakter oynanabilir ve oynanması gereken, ikisine de ayrı ayrı dizayn edilmiş mekanik ve bölümler var ve ikisi de çooooook iyi. İnternet ortamında bazı tartışmalar gördüm, Saga'nın iyi olduğu veya Alan'ın kısımlarının iyi olduğu. Oğlum ikisi de çok iyi. Saga ile oynarken gerçekten dedektif misali sonrasını merak ettiren unsurlar, Alan ile oynarken gerçekten de kafayı sıyırmış bir evrende sana da onu hissettirmesi. İnanılmaz iyi. Ha ayrıca oyun normal hikayeli oyunlardan uzun tasarlanmış. Peki o kadar saat sıktı mı diye soracak olursanız tam tersine tam yerinde olmuş. Zaten asıl mükemmelliği burada, uzun ama sıkmayan bir hikaye oyunu tasarlamak her babanın harcı değildir.

ÇATIŞMA MEKANİĞİ VE ENVANTER YÖNETİMİ

İşte tek puan kırdığım yer burası sanırım. Çatışma mekaniği aslında klasik, diğer oyunlar nedeniyle çok kafanızın karışmayacağı bir sistem. Resident Evil gibi bir envanterimiz mevcut ve silahlarımız burada yer kaplamakta. Mermiler, can tamamlama eşyaları ile beraber envanteriniz mevcut. İşte burada beğenmediğim nokta, bunun bir dengesi yok. Nasıl mı? Oyunda 4-5 silah çeşidi mevcut ve hangisi kullanacaksınız hangisi depolayacaksınız size kalmış. Seçtiğiniz silah tipinde mermi toplamak tabii ki de isteyeceğiniz şey fakat kullanmadığınız silahın mermileri daha çok çıkıyor. O silaha geçtim mermiler biraz az yer kaplasın diye harcadım. Yok arbalet oku her yerden çıkıyor ve sıkıntı şu arbalet okunu zaten geri düşmanlardan toplayabiliyoruz. Kıçım başım arbalet oku oldu, artık toplamama noktasına geldim. Bir de flare light. Atıyorum bir adım sonra bir daha aynısını buluyorum. Dengesi çok ama çok saçma. Ha asla mermisiz kalmıyorsunuz orasını da belirtiyeyim.

SONUÇ

Fazla uzun yazmadan puanımı vereyim. 4.5 puanı alnının akıyla aldı benden. Güzel hikaye, güzel ambiyans ve sanat tasarımı, güzel müzikler (Sam Lake çok kafa yormuş çooook) ve çok iyi bir oyun temposu. Ayrıca Sam Lake, para için değil gerçekten çok sevdiği için yaptğını belli etmiş sonuna kadar. Helal olsun sana adam!

Tekrar oynadığım için inceleme yazmıyorum. Oyunu iyi hatırlıyordum, Mafia I oynayınca neden II.'sini oynamayayım dedim. Hatırladığımdan daha kötüymüş. Hikayesi sürükleyici olsa da mekanikleri çok kütük. Vuruş hissiyatı yok, silahlar tek tüke, araba sürme meh seviyesinde. Definitive Edition'da ne değiştirdiler gerçekten merak konusu. Karakterlerin sesi bile bazen değişiyor manyak herifler bari onu düzeltseydiniz.

Tekrar oynadığım için inceleme yazmıyorum.

Oyuna inceleme yazmayı unuttum çünkü oyunu unuttum. İnceleme yazmayacağım çünkü ansızın bırakıp "Nasıl olsa devam ederim ya" diye ileriye bırakmıştım fakat oyunu silmişim. Evet, bildiğiniz oyunun varlığını unutmuşum. Çünkü oyun daha çok çiğ ve tek başıma oynadım. Aşırı keyifsiz. Şimdilik 1 yıldız veriyorum, boşuna bir hype yaratıldı oyuna karşı. İnanılmaz zamanlardayız...

2022

Kısa bir inceleme yazacağım. Beni şaşırtan ender oyunlardan. Kendisinden platform bulmaca çözme oyunu gibi bir yargıyla başladım fakat izometrik bir "souls lite" oyunuyla karşı karşıya kaldım. Savaş mekaniğin bir derinliği olmasa da çatışmaları baymadan geçebilirsiniz. Pot içme, bulduğumuz geliştirme eşyaları ile sadece can barımız atak gücümüzü geliştirme. Oğlum görünce çok şaşırdım çünkü harbiden böyle bir oyun beklemiyordum lan! Oyunu sadece internet ortamında "ne yapacağınızı bilemiyorsunuz, o yüzden çok sinir bozucu oluyor" kısmı ile tanımıştım. Halbuki bunu oyunun hikaye anlatımında ve görevin ne olduğunu vermemekle alakalıymış. Kardeşim, BU BİR SOULS! Üst üste 3 souls oyunu bitirdim. Artık baymaya başladı. Boss'ların yarısı çok kolay, yarısı çok zor. Puanım 3,5. Biliyorum grafiklerin ne kadar şirin gözüktüğü, bölüm dizaynlarını konuşmadan bitiyorum. Çünkü harbiden baydım. Ben hepsine özet geçiyorum; muhteşem.

Ayrıca oyunu ayrı sonla bitirmek isterseniz oyuna ait bir kitapçık bulunmakta ve sizler haritada sayfalarını topluyorsunuz. Bütün sayfaları toplamanız gerekmekte, bunun için kesinlikle internetten rehbere bakın. Ben kasmadım.

Tekrar bitirdim, bu sefer DLC'leri de aradan çıkardım. Mükemmel değil ama iyi oyundur.

2018

Oyunu oynamayı bıraktım. Belli bir saatten sonra oyun aşşşşırı tekrar düştü ve aynı yerleri aynı bossları kesmek yabancıların tabiri ile "pain in the ass". Save dosyasını saklayıp ileride devam ederim belki. Şimdilik o abartılan HUAAAAAAAAA oyununu ben gram yakalayamadım. Belki metroidvania oyun türleri benlik değil. (Çok büyük ihtimalle bu nedenden.) Bu yüzden puanlamaya tabii tutmuyorum.

This review contains spoilers

Arkadaşlar, incelemeye başlamadan bir bilgi geçmek istiyorum. Bu benim oynadığım ilk Souls-Like oyunu. Yani From Software'nin elinden çıkmayan, ama o tadı yakalamaya çalışan oyunlardan oynadığım ilki. (Dipnot. güncelleme geçiyorum değilmiş ben Star Wars oyununu unuttum, o yüzden ikinci diyelim :P) İkinci bir bilgi geçmek isterim çünkü diğer incelemelerde Bloodborne yakıştırması gördüm. Fakat Playstation sahibi olmadığım için onu da oynamadım. Yani incelememi bu standartlar altında inceleyeceğim.

Uzun mu kısa mı inceleme yazsam bilemedim. O yüzden biraz doğaçlama gideceğim. Kısa bir özeti önceden yazayım. Oyun şahane. Bölüm tasarımları ve boss dizaynları dengeli. Arada kaynayan sadece Scrapped Watcher denen hayvanat boss ilk başta olmasaymış daha iyiydi ama işte orada oyun seni ileriye hazırlıyor, bir şey de diyemiyorsun. Grafikler, animasyonların akıcılığı o kadar iyi ki. Hiç bir yerde saçma sapan sağa sola roll atıp vurma fırsatı kaçırmadım. Neyi ne zaman yapmak istesem, yapabildim. Oyun gerçekten şahane.

GRAFİKLER VE ANİMASYON KALİTESİ

Diğer oyunlarda grafik kısmını açmamıştım. Aslında bu oyuna özel bir grafikler uffffff diyecek bir durum yok ama açmam gerektiğini farkettim. En azından bilgi için. Grafikler şahane. Firmayı çok duymadım, indie olmasa da orta ölçekli bir firma olarak çok iyi grafik işi çıkarmışlar. Ama asıl olay grafikler değil, animasyonların akıcılığı. Bakın, arkadaşlar bir Souls oyununda akıcılık yoksa 42'lık dübeli mabadınıza çaksalar dodge atacak akıclığınız yoksa o dübeli boylu boyuna hissedersiniz. En önemli şey, akıcılık. Yürüme, koşmadan bahsetmiyorum. Dodge ve roll attığınızda o hiç bir şey yapamama saniyesi vardır. Iframe'den çıktıktan kısa bir süre sonra hareket edemezsiniz çünkü her bir eylemin bir sonucu vardır. Bu olayı o kadar dengeli ve akıcı yapmışlar ki alıştıktan sonra bu kadar küçük bir detayı oyunun bir mekaniğinin en büyük yapı taşı olduğunu anlıyorsunuz. Roll atıp anında Parry atamıyorsunuz. Bunu çözümlemek ve planlamak inanılmaz keyifli. Peki ya Parry mekaniği. Şahane. Ha bir parantez açalım bir Sekiro kadar Parry hissiyatı beklemeyin, o işin nirvanası. Ve Sekiro'da parry atman için gereken saniye Lies Of P'den daha fazla. Bu ne demek?; Lies Of P bu işin biraz suyunu sıkmış, Sekiro'dan daha zor. Ha saç baş yoldurmuyor ama bilgi olarak geçeyim dedim.

HİKAYE

Kısaca yazacağım çünkü oyunu çok seven bir insan bence internette bulduğu diğer içeriklerle öğrendiğinde çok daha fazla keyif alacaktır. Özet olarak, bir trende uyanıyoruz. Trenden çıktığımızda diğer kuklaların çıldırdığını ve insanları öldürdüğünü görüyoruz. Ama bir saniye? Biz de kuklayız ama onlardan biri değiliz. Buradan tutup Pinokyo'nun insan olma macerasına kadar anlatan muhteşem bir hikaye. Spoiler sayılmaz aslında ama ben yine de spoiler warning çakıyorum. O çocuk hikayesinden bu kadar oturaklı hikaye çıkarmak, ve bunu souls oyunu yapmak... Yine yazıyorum şahane!

ZORLUK? BOSSLAR!

Oyun çok zor değil arkadaşlar, ama kesinlikle kolay ve ortalama da değil. Her souls oyununda olduğu gibi (sen değil DS2) sadece zor. Bir daha uzun uzadıya yazmayacağım zorluk saç baş yoldurtmuyor aksine o zorluğu aşınca gelen tatminkarlık seviyesi gayet başarılı. Boss tasarımları ise gayet iyi. Laxasia ve Nameless Puppet şaheser boss savaşlarıdır. Bölüm dizaynları ise uğraşılmış olduğu gösteriyor. Gayet iyi yerleştirilmiş Stargazerler ve kısayollar ile bölümlerde çok sıkıntı yaşamıyorsunuz. Bazı spesifik bölgeler de böyle değil ama haberiniz olsun. Eh alıştık her Souls oyununda 1-2 oyuncuyu limit teste sokan bölge oluyor zaten.

Direk puana geçelim 5!!! Kırmadım çünkü son zamanlarda damakta enfes tat bırakan oyunlardan oldu benim için. Bloodborne'a benzediğini söylüyorlar fakat Gotik şehir olarak benzese de o kadar hikaye derinliği aramayın. Kesinlikle başka oyunlarla karşılaştırıp beklentiye girmeden oynayın. Şahane!

Bu ne oğlum, 2. oyundan eski ve kötü yapmayı nasıl becerebildiniz?

UFAK BİR İNCELEME

Oyunun süresi çok kısa olduğu için ufak bir inceleme yazacağım. Aslında oyun çok şahane fakat çerezlik bir dönemde çerezlik olarak oynadım. 5 saatte bitirdiğimi de ekleyeyim. Neden peki 3,5 yıldız verdim? Bu tamamıyla şahsi puanlamam. Çünkü bu oyunu oynamadan önce 300 saate yakın Apex Legends serüvenim vardı ve bilmeyenler için söylemeliyim Apex oyunu bu oyunun oğlu/kızı. Önce Titanfall 2 çıkıyor sonrasında aynı silahlar aynı grafiklerle Apex Legends oyununu piyasaya sürüyorlar. Koşma, silah mekaniği, yerde kayma ve o duvarda koşma mekaniği hepsi aynı. Burada yakınmıyorum. Sadece Titanfall 2'yi oynarken o akışkanlığa 300 saate yakın bir tecrübeye sahip olduğum için ilgimi çekmedi. Hikayesi kötü sayılmayacak derecede. Akışkanlığı tok, temposu güzel (zaten 5 saatlik oyun bi zahmet tempo düşmesin) ve mekanikleri kaymak gibi. 3,5 yıldız veriyorum.

NİYE YAPAMADANIZ BE ABİ!?

Bethasda... Sen en çok sevdiğim oyun yapımcılarından biriydin. RPG tarzı oyunlarla tanıştığımda bir Dragon Age bana ilaç gelmişti bir de sen. Hikayelere yön verme, yan karakterlerin akıbetini belirleme, yolda koşarken anında yan görev almamız, türlü türlü aksiyonlar. Ulan seni seviyordum be. Fallout New Vegas harici diğer hikayeler tırışka olsa da çok keyifliydi be. Skyrim'i ilk oynadığımda külüstür PC'im 25 FPS'te ağlarken bile keyifle oynuyordum, Fallout 3-4'de sadece faction görevleri bile diğer oyunlara taş çıkartırdı. Ve sen son oyununu çıkaralı 8 sene olmuş be adam. 8 sene bir milim bile mi gelişme kaydetmediniz A.

OYNANIŞ

Efendim, öncelikle bu paragraf altında özet olarak fikrimi belirteyim hemen. Oyun güzel. Tabii ben çıkışından çok sonra oynadığım için bug, glitchle falan karşılaşmadım. Ha NPC'ler bazen takılıyordu da o hep oluyor zaten. Oynanış, işte aynı Fallout. Animasyonlar ve çevre her halükarda değişik ama aynı hissettiriyor. Yürüme ve koşma, gemi kontrolleri ve diğer karakterlerle diyaloğa girmek neredeyse aynı. Tamam, Fallout'ta gemi yoktu ama oğlum çok gariptir ki o da aynı hissettirdi lan. Bunu nasıl becerdiniz bilmiyorum ama oyunda koşmak çok can sıkıcı. Hele ki gezegen keşfederken. Uffff hatırladıkça sıkılıyorum. Ha keşfedince bir daha koşmuyorsunuz ama zaten onun başında çektiğimiz çile emin olun yetiyor. Peki ya yeni bir mekana girdiğinizde yükleme ekranları. Ulan 8 senedir ellemediniz mi? Telefon şarjdayken oynamıyordum oyunu zira yükleme ekranlarında uykum geliyordu. Her yükleme ekranı ortalama 4-5 saniye sürüyordu ama çok fazla karşıma çıkıyordu ki bazen mekanda takılıyordum değsin o kadar bekledik diye. Şöyle bir diyagram da çizebiliriz. Görevi aldın, TAB'a bastın, gezegeni buldun ve gemiyle sıçradın, yükleme ekranı(1). Gemi indi, gemiden çıktın, yükleme ekranı (2). Hayvan gibi koştun, binaya geldin, yükleme ekranı (3). Ha görev bodrum katındaymış oraya girdin, yükleme ekranı (4). Görevini 3-5 dakikada hallettin, çıkarken yükleme ekranı (5). Evden çıkıyorsun (6). Gemiye koşma, hızlı seyahet et (7). Gemiyle kalkışa geçeceksin (8). Yeter ulan yeteeeer. Elder Scrolls 6 eğer böyle çıkarsa çarmıha gereceğim sizi. Ha oyun komple mi sinir bozucu. Kesinlikle hayır çünkü geliştirdiklerini gördüğüm tek şey ve mükemmel şey COMBAT. Oyunda bir şeyleri vururken çok keyif aldım. Silahların vuruşu gayet toktu, hele ki balistik silahlar enfes. Güçlü silahlarım olmasına rağmen bir ara sadece pistol ile takıldım. Tabii düşmana vurduğunuzda animasyon parçacıkları şu bu yok ama silahın ağırlığı gerçekten sevindirici. Bir diğer güzel şey ise zıplama. Evet, zıplamak aşırı keyifli. Ay'a gidin ve NASA binasına zıplayarak çıkmayı deneyin. Çooooook eğlenceli.

HİKAYE

Ana hikaye beklediğimden iyiydi. Yani aslında beklentim düşüktü, onun üzerinde demek daha doğru olur. Bethesda her ne kadar bazı şeyleri batırsa da ana hikaye fena olmayan iyi bir gidişata ve tempoya sahip. Hatta oyunun sonunu bile tahmin edemedim, bu benim açımdan iyi bir şey. Tahmin edilebilir olunca bayatladığını hissediyorsunuz ama burada bu bayat tadı değil gayet lezzetli bir deneyim sundu. Yan görevler? Ahhhhh, ne yaptınız ya? Rastgele gelişen görevler ve sağdan soldan duyup bilgisini aldığınız görevler çok iyi. Bunları bir kenara alalım. Yahu faction görevleri niye Fallout gibi değil? Yanlış anlamayın bu arada ben severek yaptım. Hele ki UC faction görevleri çok iyi. Ama ben Fallout'daki gibi ana hikayeye dokunan hatta diğer factionlara zarar veya yarar veren şeyler bekledim. Bunu niye çıkardınız be adam. Anlam veremediğim bir diğer nokta şehirdeki görevler. Şehirleri burada inceleyeceğim çünkü uzun yazmak istemiyorum. New Atlantis harici diğer şehirlerin kendine has kültürü, ambiyansı, rengi ve eğlencesi var. Hepsi de çok iyi çevre sunmakta. Burada hayıflanacağım şey bölgelere ait görevlerin de kendine has kültüre sahip olmasıydı. Yalan olmasın azcık var ama beklediğimden daha kötü. Potansiyel tamamıyla harcanmış.

SONUÇ

Puanım 2.5. Ne az ne çok. Başta belirttim oyun güzel. Ama sadece bu kadar. Güzel. Muhteşem veya harika değil. Karakol kurma işini de geliştirmişler bu arada, o kısmı da ayrıca sevdim diye ekleyerek son noktayı koyalım. Potansiyelli oyunlar harcanıyor....

BU BİR ANA OYUN DEĞİL DLC

MSM:MM'i bir ana oyun olarak değil DLC olarak inceleyeceğim. Zira ilk çıkan oyunun hemen hemen değil tamamıyla aynısı! Mekanikler, grafikler, dövüş sistemi... Hepsi aynı. Ha bundan şikayetçi miyim? Kesinlikle hayır. Ama ki bu koca bir ama, neden bu oyundan hayvan gibi para istiyorlar kesinlikle anlaması güç? Oyun süresi kısa ve aynı mekaniklere sahip. Ulan çıkarsana DLC olarak, ilk oyunun DLC'leri gibi dandik olacağına bunun gibi sağlam olsun demediniz mi?

Oyunla ilgili kısa bir inceleme yazacağım sadece. İlk oyunu oynayan bilir ki yeni bir Spider-Man doğuyor ve oyunun adından anlaşılacağı üzerine Miles Morales! Karakter kesinlikle kötü değil, hatta asıl olması gerektiği gibi ergen ve daha çocuk. Hissedebiliyorsunuz, diyalogları size bunu hissettiriyor. Konusu ise yeni Örümcek Adam'ımızın olgunlaşması için tasarlanmış olması gerek ki 2. oyununa bir zemin hazırlayabilecekler.

Puanım 2.5. Oyunun süresi dediğim gibi kısa ve ilk oyunun aynısı. Ara oyun tadında ki DLC olsaydı kesinlikle daha mantıklı olurdu. Zamanınız boşsa ve 2. oyununu oynamayı kesinlikle düşünüyorsanız oynayın derim.

İnceleme yazmayacağım. 2. defa oynayışım olduğu için. Fakat hala ve hala gözümde şaheser!

Oyun hakkında kısa bir inceleme yazacağım, zira kendisi büyük bir oyun değil.
Oyun gayet keyifli ve zorlayıcı olarak başlıyor. Grup daha 4 kişiden oluşurken bir bağ kurmaya çalışıyorsunuz ve bu oyuna sizi daha derine sokabiliyor. Grupla maceradan maceraya atlarken yaptığımız görevler, seçtiğimiz seçenekler hepsi oturaklı ve sürükleyici. Yalnız şöyle bir sıkıntı var. Oyunda bölge mekanizması var ve bu bence oyunu yeterince baltalamış. İlk bölge de çok zorlanmıyorsunuz, kabul. Savaşlar çetin geçiyor fakat iyi kötü grubunuzu hayatta tutmayı başarabiliyorsunuz. Lakin diğer bölgelere, gittikçe daha uzaklara yelken açtığınızda; İşte oyun orada hiç acımadan mefta ediyor. Bunu sadece ben demiyorum, oyun yapımcılarının kendisi de diyor "Evet, biraz acımasız zorluk dengesi var". Yahu eyvallah ta ulan oyunun ortalarında ter akıttım. İlk 3 bölge iyi kötü götürdük ama Ludern Bölgesi? Kafayı yemelik mekaniklerle de ayrıca zorlaştırmışlar. 6. seviye silahlar ile 7-8. seviye canavarlarla kapışmaya gidiyoruz. Ne için? Dark Souls zorluğu da değil ki bu bir yerde grind atıp seviye kasıp tekrardan deneyelim. Seviye öyle şibidişak da atlanmıyor.

Kısaca oyun çok iyi ama zorluk dengesi inanılmaz bayatlatmış oyunu.